12 Temmuz 2011 Salı

sevgili günlük

geçen haftadan beri bir uykusuzluk belası ile uğraşmaktayım. bir tek başıma güneş geçtiği gün yani cumartesi günü uyuyabildim. ağrı kesici, zonklayan beyin eşliğinde.

hafta sonu güzeldi de genel olarak şu sıralar hiç güzel haber gelmiyor.

amcamın oğlu, ağabeyimiz hastahanede. her gören kötü diyor. doktorlar bir şey demiyor.

pambık ölmüş. hani şu komşu kedisi. sahipleri, kadının bir hastalığı varmış, adam akciğer kanseri. annem geçen sabah pambık öldü diye ağlarken görmüş kadını . kadının kedilere de alerjisi var aslında ama ayak ucunda uyurmuş pambık.

evdekiler ayrı alem.

dün yaşlı bir adam vardı durakta, yanında oğlu yaşında iki adam, ellerinde market poşetleri, yaşlı adamı bıraktılar durağa, ayrılırken yaşlı adam oğlu yaşındaki adamın elini öpmeye kalktı, adam mahcup oldu. poşettekiler yaşlı adama alınmıştı belli ki.

ben eve gidene kadar ağladım. ki ben kolay kolay ağlamam. şu sıra sinirlerim çok bozuk be günlük.

uykusuzum, başım ağrıyor.

bunca yıldır durup bir nefes almamaktan mıdır acaba bu? dursam ne olacak, şimdi gideyim 10 gün, 15 gün geri döneceğim yer burası değil mi?

hem biz temelli gitsek bile.

bu şehir arkamızdan gelmeyecek mi? sorarım sana.


Hiç yorum yok: