21 Mart 2013 Perşembe

bişeyler bişeyler


*Öksürük şurubunu kafaya dikmek çok güzel bir şey lan!

*Yazacaklarım var aslında ya da ne bileyim anlatmak istediklerim. Bir hız treninin içinde gibiyim şu sıralar her şey o kadar çabuk olup bitiyor ki sarhoşum resmen. Kötü şeyler mi peki ? Hayır. Güzel şeyler bunlar.Ya da şöyle söyleyeyim sonunun güzel olmasını umduğum, dilediğim şeyler. :)

*Ben geçenlerde Küçük Prens'i okudum yine. Sizi bilmem ama benim en sevdiğim bölüm tilkiyle karşılaştığı bölüm. "Beni evcilleştirmelisin." 

*Bu sabah metrobüste elindeki spor gazetesini arka sayfalarından okumaya başlayan bir adam gördüm. Nasıl alışkanlık olmuşsa demek.

*Sanırım çok kötü fena hasta oluyorum.

8 Mart 2013 Cuma

Alışveriş Listesi

Ceviz
Şeker
Pirinç
Tarçın


Ard arda sıralayınca sanki tatlı yapacakmışsın da malzemeleri sıralamışsın gibi.

Cevizli sütlaç yapacağız üzerine de biraz tarçın. 

Her biri birer kedi aslında, hayatımıza girdiler sonra da çıkıp gittiler. Aynı tatlı gibi onlarla birlikte olduğumuz zamanların tadı hiç bir şeye değişilmezdi.

Çello'nun güzel gözlü kedisi Pirinç'in ardından, şimdi de bizim cam önü güzelimiz, tosunumuz Tarçın gitti.

Diğer tarafta neler kaynatıyorlar kim bilir.


6 Mart 2013 Çarşamba

Salıertesi

Uzun zamandır okuduğum kitabın sayfalarında kaybolup, ineceğim durakları kaçırmamıştım.

İki gündür yolum uzuyor, bazen aynı yerde dönüp dolaşıyorum, geç kalıyorum ama okuduğum kitaba kendimi verebiliyorum ya artık. Bu çok güzel.

Kafamda binbir tilki, hepsininde kuyruğu birbirine dolaşmış değil. Çözülmüş. Her biri bir köşede kıvrılmış uyuyor. Arada uyanıp huzursuzluk çıkaran yok değil hani ama eğittim hepsini. "Dur!" diyorum. "Dur. Her şey olacağına varıyor. Huzursuzluk çıkarma."

Hayatım da ilk defa sıcak günleri özledim.

5 Mart 2013 Salı

40 (kırk)

Bu sabah portmanto, fortmanto, ayakkabılık ya var ya mont astığımız şey heh ondaki boy aynasında kendime bakıp, kendime inanamadım.

Bir kaç ay öncesine kadar aynada gördüğüm görüntüden nefret ederken, şimdi baya baya kendimi beğenir oldum. Eskiden 50'leri zorlarken ben bu sabah, 40 beden, yeşil, gayet hoş bir elbisenin içinde, kıvır kıvır saçlarım, uzun şıkır şıkır küpelerimle gayet iyi görünüyordum. Ki beni tanıyanlar bilir ki ben kendimi kolay kolay iyi görmem. Çuvaldızı kendine batırma hikayesi..

Geçen sene Nisan ayında çekilen bir fotoğrafımdan sonra bu işin böyle gitmeyeceğine karar verdim. Hayatı çok da şahane olmayan, sevmediği ve inatla bırakamadığı bir işi, az parası, olan o az parayı da ailesine harcayan kendisi için hiçbir şey yapmayan biriyim.

Dedim ki şu hayatta en azından kendime bir kez güzellik yapıp zayıflamalıyım. Yaptım da.. Daha da devam etmek amacım.

Geçen gün Emel'le konuşurken "bak kendin için bir adım attın, sonrası çorap söküğü gibi geldi" dedi haklı da en mutsuz olduğum yerden başladım düzeltmeye zayıfladım, okulu bitirmeye karar verdim.( Her ne kadar bu dönem derslerde başarısız olsam da) Sonra sevdim, seviliyorum. :) Ve iş! inanılması güç ama gerçek yıllardır bekleyip yüzleşmek istediğim son nihayetinde gerçekleşecek.

Emel sürekli "nazar değmesin oku kendini" deyip duruyor :) Yıllardır ilk defa her şey bu kadar yolunda gidiyor içimdeki fitne fücur sürekli "bir göte geleceksin hacı böyle gitmez yükseleceksin yükseleceksin öyle düşeceksin ki çok pis canın yanacak" diyor.

Ben de "bi s*ktir git la" deyip başımdan kovuyorum. :)

Günü iyi geçsin diye yatağın tersinden kalkıp, sol ayakla evden çıkan, kara kedileri çok seven, merdiven görüp de altından geçmeden edemeyen biri olarak 13 rakamının bana uğursuzluk getirmesini beklemiyordum.

Kötü şeyler de var elbet olan şimdilik onları es geçiyorum.

Uzun zamandır olmadığım kadar mutluyum biraz tadını çıkarsam sorun olmaz sanırım.

:)