28 Nisan 2012 Cumartesi

Sherlock Holmes - The Rocky Road The Dublin


Hem Sherlock Holmes karakterini seviyoruz. Robert Downey Jr. abimizin hastasıyız.

Film bittikten sonra tekrar tekrar dinlemek üzere arama çalışmalarına başladığımız, bulup bağrımıza bastığımız bir parça bu seferki film müziği;

Sherlock Holmes abimizin bir adamı dövmeden önce bile her şeyi hesaplayıp eyleme döktüğünü gösteren sahneden hemen önce, yumruklayarak değil tokatlayarak dövüştüğü sırada altta çalan. Çok az duyduğumuz ama içimizdeki İrlandalıyı okşayıp, gönlümüzü çalan The Rocky Road The Dublin.

Söz konusu sahne;


The Dubliners'den The Rocky Road The Dublin;



İrlanda'ya gitmeden ölmesem keşke.


27 Nisan 2012 Cuma

Bu bir ilandır.

Satılık Anne.

Gece geç gelmenize, kimlerle arkadaşlık ettiğinize karışmaz.
Sevimli, şişman tam bir anne tipi.
Herkesle iyi geçinir.
Akraba ziyaretine, gezmeye tozmaya bayılır.
Neşe topudur.

Kendi annem diye demiyorum ama genel olarak gördüğüm tanıdığım annelerin arasında en kafa dengi annedir.

Hafif delimtraktır.

Kötü bir espiri anlayışı var işte bir kusuru o.

Kendisi çok şahane yemek yaptığı ve bu sayede hepimizi obez yaptığı için kendisini satmak istiyoruz. Yani ben istiyorum. Diğerlerine daha bu fikrimden bahsetmedim. Ama tartıda o kiloyu görünce buna karar verdim.

Kendi pis boğazlığımın suçu değil. Hayır hayır hayır değil kabul etmiyorum.


20 Nisan 2012 Cuma

dejavu


Sanırım bu anı daha önce yaşamıştım be bu andan o zamanda nefret etmiştim. Çünkü nefret edişimi bile hatırladım. Şimdi de nefret ettim.

Dikenler tüy tüy böyle ayyy bi görsen ıykk!

Ne olmuş?!! Tüp mü patladı?*

Bir daha saçlarımı hiç kestirmeme kararı almamla, kısacık kestirme kararı almamın arasında bir gün. Bırakayım beyazlasın dememle, saç boyası almak için bir dükkana girişimin arasında yarım gün var.

Kariyer adına ataklar yapıp, hayatımı düzene koyma kararları almamla, amaaaan koy götüne rahvan gitsin moduna girişimin arasında 3 saniye var.

* * *

İnsanın en güzel ruh hali "koy götüne gitsin hali"

* * *
İstanbul'da yaşamanın en güzel yanı dünyaca ünlü çok iyi grupların, müzisyenlerinin gelip burada konser vermeleri ve İstanbul'da yaşamanın en kötü yanı o konserlere gidememek.

Fakirim ben.

Red Hot Chili Peppers geliyormuş ne yapayım şimdi. Yann Tiersen gelse burnumu satar giderim orası ayrı.

* * *

Aslında o da değil de kedilere mama almayı bugün de unutmasam. Cebimdeki son kuruşu da böylece harcamış olsam. Ama Pıncır'ın hüzünlü ve öldürücü, boğucu sevgi ataklarından kurtulmaya değer.

* * *

Hayat göreceli bir kavramdır.

* * *

Gün içinde Youtube da rock ile başlayan müzik dinleme serüvenim nasıl oluyor da arabeskle bitiyor hiç anlamıyorum. Bir bakıyorum Linkin Park, bir bakıyorum Orhan Gencebay. Bir bakıyorum R.E.M. Losing My Religion, bir bakıyorum Bülent Serttaş Duran Ağabey.  
* * * 



"all beauty must die"  der Nick Cave abimiz. 

annen hariç de! lan annen hariç deeea!

* * *

*Mecnun'dan inciler. Aklıma geldikçe gülüyorum. 

18 Nisan 2012 Çarşamba

Ben Gibi

Dileğini tutmuş sayar sonsuzdan geri.


Bir filmde kısacık bir sahneye, bir şarkıda bir tek dizeye takılıyor insan bazen. 
Olsun. En azından tutunacak bir şey bulunuyor işte.

17 Nisan 2012 Salı

Duvara Karşı - Yine Mi Güzeliz, Yine Mi Çiçek


Bir kaç gündür "yine mi güzeliz, yine mi çiçek" diye dolanıp duruyorum etrafta. Son zamanlarda Meral Okay'ın vefatıyla çok çalınan şarkılardan birisi de olabilir ama benim dilime takılmasının sebebi, Fatih Akın'ın yönetmenliğini yaptığı, başrollerinde Birol Ünel ve Sibel Kekilli'nin yer aldığı "Duvara Karşı" filmi.

Bazen filmlerde bazı sahneler müzikler sayesinde kafama kazınıyor. Cahit, Sibel'e iyiden iyiye aşık olmuşken, Sibel bundan bî haber Cahit'le ikisine rakı masası hazırlarken altta çalan şahane şarkı 'Yine Mi Güzeliz'.

Hoş izlediğim iki Fatih Akın filminde de tüm müzikler şahaneydi.

Neyse efenim;

Söz; Meral Okay, Beste; Ara Dinkjian, Görüntüler ; Fatih Akın - Duvara Karşı.



Bu arada Birol Ünel çok mu şahanedir nedir? :) 

13 Nisan 2012 Cuma

Rakı Şişesindeki Balık



Rakıyla aram pek hoş değildir. Balık desen ne akvaryumda severim, ne sofrada severim. 


Ama gel gör ki rakı şişesindeki bir balığa, yani Orhan Veli'ye hayranım ve bugün 13 Nisan ve Orhan Veli Kanık'ın doğum günü. 


Bazı insanlar var ki aynı dili konuştuğumuz için kendimi şanslı sayarım. 


İyi doğmuş Orhan Veli.



eskiler alıyorum 
alıp yıldız yapıyorum 
musiki ruhun gıdasıdır 
musikiye bayılıyorum 

şiir yazıyorum 
şiir yazıp eskiler alıyorum 
eskiler verip musikiler alıyorum. 

bir de rakı şişesinde balık olsam.

11 Nisan 2012 Çarşamba

Hiç Alakası Yok

(Zek yatağımı işgal etmişken)

* Çok fena ayaklarım ağrıyor. Sonra böyle buralarım buralarım hep ağrıyor. Artık nasıl oynadıysam nişanda. İçimde zor zaptettiğim bir dansöz var. Böyle zamanlarda açığa çıkıyor . Oynak mıyım neyim?

* Üç gün uzanıp yatsam sağdan sola dönmem.

* Sabah Rock Fm'de Mesut Süre, Rabarba  dinliyorum. Bu sabah "18 yaşındaki kendine ne öğüt verirdin" diye soruyordu dinleyicilere ya da buna benzer bir şeydi bak emin de olamadım şimdi. Neyse ben 18 yaşındaki kendime derdim ki "iki sene sonra bir iş bulacaksın ama sakın o işe başlama." Kesin dinlemezdi gerizekalı.

* Erken kalkabilmek için bana bir tüyo verse birileri. Şunu yaparsan kesin erken kalkabilirsin desin. Erken yat demesin çünkü denedim olmuyor. İşinden nefret eden bir insan sabahları nasıl erken kalkabilir? Bunu deyin bana bi. Bana uyanmak için sebep verin. Sen bulacaksın onu deme bir kere de benim ayağıma gelsin bir şeyler.

* Her ne kadar hayvanatla uğraşmak çok zorlasa da sokakta minicik bir köpek yavrusu bulmak için dua ettiğim olmuyor değil.

* Ben konuşunca çok laf ediyorsun diyorlar da bu sabah yine bir Hollandalı bozuldu Darülaceze durağında. Hem ona çarpmamak için birden bire durunca, tut-masalardı düşüyordum. Zaten tutacağım ayağına adamın biri elledi oramı buramı.

* Yolda müzik dinleyemediğim zamanlarda şarkı söylüyorum. Bunu yapan da yalnız ben değilmişim dün kızın biriyle şarkı söyleyerek ve gülümseyerek halimize birbirimizin yanından geçtik.

Cold but I'm still here Vokalin sesine hayranım. Kardeşim dediydi adı Kevin da soyadını hatırlamıyorum. Bir de severim tombul adam. Kendim gibi.

* Çatlayan oje şeysini pek sevdim. Pek sevgili validem de "en sonunda kendinize en uygun ojeyi bulmuşsunuz sevgili refikam" dedi.

* Bazen aklıma gelen başıma geliyor ya da söylediğim çıkıyor falan bir ürküyorum kendimden. Halamdan kuvvetli 6. his geçmiş demek ki bana. Çok isterdim böyle psişik yeteneklerim olsun falan. Millete  üç güne kadar öleceksin der çok pis eğlenirim yeminle.

* Bir keresinde South Park'ta bir bölüm içinde kaç kere f*ck -ya da başka bir kelimeydi anımsayamadım- dediklerinin sayısını ekranın sağ alt köşesinde tutmuşlardı. Leyla ile Mecnun'da da bir bölümde kaç kere "at" dediklerinin sayısını tutsalar. Attan geçilmez ortalık yeminle.

* Bu yazıyı aslında dün yazdım da yayınlamaya üşendim.

* Zekai'yi özledim.

* Eeee Redd'in yeni albümü çıkıyormuş. Hiç demiyorsun! Duyunca nasıl mesut oldum anlatamam.

* Hayatta en sevdiğim şeylerden biri otobüste millet mesaj yazarken onlara bakmak mesajları okumak. "tmm cnm kprdeym gliyorm" , "ya ben oyle dmk istmdim" Gizleyin siz de telefon ekranınızı arkadaşım!

* Bir kaç kitap alsam iyi olacak sanırım.

Hadi öptüm görüşürüz kib bye

10 Nisan 2012 Salı

Neden?

Durup dururken insanın aklına Rasim Ozan Kütahyalı gelir. Aylardır televizyon izlememenin avantajı olarak unutmuştum ne güzel.

Niye geliyorsun ? Gelmesin yahu.

6 Nisan 2012 Cuma

Görümcek Kadın

Bazı gelenek ve göreneklerimiz kesinlikle ölmeli!

Ya da ben bir düğün salonu açmalıyım. Dur lan bu daha mantıklı! Niye gaza geliyorsam hemen. 

Hafta sonu ağabeyimin nişanı var ve ben bu nişan düğün işlerinden hiç hoşlanmıyorum. Zaten birinci dereceden yakınım olmayan insanların düğünlerine gitmiyorum bile.  Ki hep söylerim kendi düğünüm olsa ona da gitmem ben. Düğün benim değil mi arkadaş gitmiyorum!

Şimdi burada en birinci derece yakınlık söz konusu olduğundan gitmemek şansım hiç yok ki ağabeyim bile "ulan ayağımı mı kırsam da gitmesem mi?" diye düşünüyor. Benim durumumu varın düşünün. Ailecek hoşlanmıyoruz bu işlerden. 

Şimdi Pazar günü görümce topuzu yaptıracağım kabarık, bol simli falan. Makyajın da en belirginini, en maymuna çevirenini yapacağım ki görümce olduğum belli olsun. Ayrıca en dekolte, en parlak, en janjanlı elbiseyi de ben giyeceğim tamam mı?!

Maraza çıkarıp, insanların arasını bozmak gibi bir görevim de olmalı sanki? Yoksa onu yengeler mi yapıyordu? 

ehi :)







5 Nisan 2012 Perşembe

Yaşam Koçum Şeytan


- Bak sayın şeytan git başımdan lütfen. Her daim yanımdasın, içimdesin biliyorum. Sen de gördün benimleydin onca Spartacus bölümünü izlerken. Sura, Spartacus'un kulağuna "Hepsini öldür" dedi dedi de ne oldu.

- Len haklısın aslında. Herif Roma'yı dize getirdi. Köleleri kurtardı falan da arkadaş ben salatalık doğrarken yaralanıyorum nasıl kılıçtan geçireceğim o kadar insanı.

- Nihaha haklısın düşünmesi bile zevkli aslında.

- Ne oluyor bana ya! Tamam bi git allasen başka işin gücün yok mu senin.

- Deli mi ne? Hayat güzel..

- Arkadaş beni mi dinliyon sen? Tamam ben de biliyorum  öyle değil.

- Şişt! Gitmiycen mi?

- Tamam hadi kal biraz daha takılırız.

- Hayır! Kimsenin kafasını koparmayacağım. (şimdilik)

- Çok konuşuyorsun yeminle şeytanında çok konuşanı hiç çekilmiyor.

2 Nisan 2012 Pazartesi




Bazı insanların bazı sözlerine fazlaca takılmak gibi kötü bir alışkanlık edindim. Onca şey yazdım sildim ne desem bilemedim. Sonra konunun yine içimde kalmasına karar verdim.

Neyse...

Sevgili kardeşim sayesinde dinlediğim güzel şarkılardan birisi efenim dinleyelim, güzelleşelim.

Bu "Acoustic, Unplugged, Take Away Show" etiketli işlere çok büyük sempatim var.  Take Away Show demişken Beirut'u bu konuda gözlerinden öperim. Dinlemelere doyamam. Aslında Redd benzer şeyler yapsa tadından yenmez. En azından benim için.