28 Nisan 2014 Pazartesi

Anne ben nevrotik miyim?



Uzun zamandır elime kitap aldığım yok, zaten kitap alışcerişi yaptığımda yok en iyisi kitaplıkta okunmayı bekleyenleri sıraya alayım dedim.

Çok da okunmayı bekleyen kitap yokmuş hani. :) 

Çok dara düştüğüm zamanlardan birinde canım Cansu'mun bana yolladığı ama benim bir türlü okumaya fırsat bulamadığım. Aslında okumaktan kaçındığım kişisel gelişim kitaplarından "Az Seçilen Yol"u çantama attım ve çıktım evden.

Kendi içime dönmekten şiddetle kaçtığım için ve bu kitaplar da hep "güç içinizde" temalı olduğu için genelde bu tarz kitaplara pek yanaşmam.

Kartal - Okmeydanı arası yol boyunca 50 sayfa okudum. 50 sayfada 50 tane kusur buldum kendimde. Bir kere kesin nevrotiğim ben.(Yaşlı teyzeler olur ya hani televizyonda prostat anlatan doktoru dinleyip de "aynından bende de var" diyen.)

Neyse acele etmeyim, kitabı bitireyim de ne olduğumu bi bulayım. :) Şu an inanılmaz uyku bastırdığı için ne yazcağımı da unuttum zaten.


24 Nisan 2014 Perşembe

Soğanlar Pembeleşmiyor!



Evet o her yemek tarifinin ilk temel maddesi pembeleşinceye kadar kavrulan soğanlardan bahsediyorum. Pembeleşmiyor! Ya da ben renk körüyüm. Pembeleşecek diye beklerken siyahlaşıyorlar. Sonra hoopp sil baştan :)

Haksızsam haksızsın deyin bu renkten pembeye döner mi bu soğan üşenmedim çektim fotoğrafını. Sonra ağaçtaki kedilerin fotoğrafını çekmeye daldım. Olanları tahmin edersiniz.




Vay beni vaylar beniiii ! Bir insan yemek yapmaktan bu kadar mı hoşlanmaz. Bir insan yemek yapmayı bu kadar mı beceremez. Bildiğin külfet, bildiğin eziyet bu nedir arkadaş!!

Kendimi bildim bileli yemek programlarını izlemeye bayılmışımdır. Gülriz Sururi (Aaaa Laaaa Luunnaaaa Ala Lunaaaağğ sizin de aklınıza bu gelmiyor mu Gülriz Sururi deyince?) olsun, küçük ev aletleri yapan bir markanın sponsorluğunda, yemeğe 200 gr at koyacağız deyip, 100 gramını kabın içinde bırakan müsrif abla olsun,  sonra son dönemlerin pek bi tatlı ve zevle yemek yapan Refika Birgül'ü olsun, ve tabi ki tenceresi, tavası, mutfak robotuna bile arkadaşım diye hitap eden, ailemizin şefi, kareli gömleğiyle, sempatikliğiyle gönlümüzü çelen Arda Türkmen olsun bu isimleri hep ilgiyle ve severek izledim.

Ama gel gör ki teori-Pratik olayı. Okulda da giderleri 770 no'lu hesaba atacağımızı öğretmişlerdi de çalışma hayatına girince hangisi gider, hangisi gitmez bi afallamıştım.(Alayına giderrr!  AtarlıMuhasebeci85)

Bende sanıyorum ki böyle kakara, kikiri, ohhh bi neşeli, bi nefis şeyler yapıcam, soğanların doğranmışı, pirinçlerin yıkanmışı hep bi kenarda duracak falan.

Yok öyle birşey! Bana böyle olacağı söylenmedi İskender! Söylenseydi girmezdim mutfağa. Bana öyle bi bilgi gelmedi. (Leyla ile Mecnun/Erdal Baggal esinlenmesi)

Soğanı sen doğruyorsun. Pirinci de sen yıkıyorsun, ıspanak diye bir gerçek var mutfakta yıka yıka bitmiyor doğra doğra bitmiyor bi pişiyor bir avuç yemek. Şaka gibi. Bunun için mi uğraştım ben. Baktım tencere doldu "bir ay yemek derdi yok hacı ısıtır ısıtır yeriz" dedim içimden. Amaaa nerdeeeee...

Üstüne üstlük etraf dağılıyor. Herşey kirleniyor. Zaten genelde etrafı toparlayacağım derken, yanıbaşımda ocakta kaynayan yemekleri unutup yakıyorum. (zavallı mercimek çorbası R.I.P.) 

Bu yemek konusuda bayaaaaa(...) bi dır dır edeceğim bilgilerinize arz ederim.


Bir de bu yemek programları yayından kaldırılmalı. Şikayetçiyim psikolojimi bozdular. Kim ödeyecek şimdi bunun diyetini ?








4 Nisan 2014 Cuma

Sen yıllarca hiç aksatmadan yaz. Yazdıklarına resim bulmak için saatler harca sonra puuff! diye çıkıversin aklından.

Çok özür sevgi blog.

Derde düşülmeyince aranmayan, hatrı sorulmayan arkadaş muamelesi yaptım sana.

O değilde bugün çok sıkıldım. Bitse de gitsek.