31 Ağustos 2009 Pazartesi

Şöyle olsaydı;




keşke...

takma dişler gibi her gece,

ruhumuzu da bir bardak suya bırakabilseydik.

yeni güne arınmış olarak başlayabilseydik...

28 Ağustos 2009 Cuma

Kağıttan gemiler hayallerim...


üç tarafı denizlerle çevrili ülkemde


tuzun tadı nasıl bilmeden...


yosun kokusunu duyamadan...


hiç su yüzü görmeden...


Karaya oturtuldu gemilerim.


...

Bütün Suç Bende



Pollyanna'nın katili benim...

Pamuk Prensesi geneleve satıp, yedi cüceleri dilendiren de...





27 Ağustos 2009 Perşembe

Hal-siz...





Bu şahane şarkı ve bu sanat eseri klibi kardeşim sayesinde keşfettim. İzlerken pek eğleniyorum. Danslar muhteşem. Pek keyfim yok, üstüne üstlük hastayım bir de... Yine hastayım deli olacağım. Keyiflenmek lazım arada. . .

Küfürler savurasım var kendime...

Ben bu satırları yazarken Grup 110 - Özledim Seni çalıyor... Ne güzel şarkı yahu. :)

Sadberk'in meditasyon şeysinden ben de yapacağım. Kendimle barışmaya çalışacağım. Olmadı kendimi boğup kurtulacağım.

Hiç halim yok...

Dün akşam bir arkadaşıma giderken, kuzumla karşılaştım yolda. Ayaküstü konuşurken bir hafta içinde başına gelen bir sürü felaketi anlattı. Ne bahtsız çocuk bu... Çok canım sıkıldı... Dedim var bir cenabetlik sende diye. Çingeneyle mi yattı nedir?

Kafamın pek karışık olmasından mütevellit yazdıklarımda karışık. Ayçağğğ valla bilinçli değil daldan dala atlama durumu. :)





26 Ağustos 2009 Çarşamba

Bir Şiir...


Sana büyük caddelerin birinde rastlasam
Elimi uzatsam tutsam götürsem
Gözlerine baksam gözlerine konuşmasak
Anlasan

Elimi uzatsam tutamasam
Olanca sevgimi yalnızlığımı
Düşünsem hayır düşünmesem
Senin hiç haberin olmasa
Senin hiç haberin olmaz ki
Başlar biter kendi kendine o türkü

Yağmur yağar akasyalar ıslanır
Bulutlar uçuşur gecelerin
Ben yağmura deli buluta deli
Bir büyük oyun yaşamak dediğin
Beni ya sevmeli ya öldürmeli

Yitirmeli büyük yolların birinde ne varsa
Böcekler gibi başlamalı yeniden
Bu Allahsız bu yağmur işlemez karanlıkta
Yan garipliğine yürek yan
Gitti giden




*Gülten Akın
Deli Kızın Türküsü

25 Ağustos 2009 Salı

ORTAYA KARIŞIK çerez bir de alevli meyve alayım




* Can sıkıntısı çok fena birşey. Dün o fena şey geçsin diye bloglarda dolaştım durdum. Ve hanımların giydikleri, yedikleri, içtikleri hakkında yazdıkları bloglardan bir sürü olduğunu farkettim. Hemen hepsi gün gün giydiklerini, giydiklerinin ne marka olduğunu, kaç para olduğunu falan yazıyorlar. Örneğin; Etek:Zara 150,00 TL, Takı: şurdanburdan 60,00 TL gibi.


Döndüm kendime baktım. Ben de bu örnekler nasıl olur diye düşündüm. Şöyle olur; Pantolon: Memet abinin dükkandan, pazarlıkla 20,00 TL. T-Shirt: Salı Pazarı, 5,00TL, Ayakkabı: Merter'de bir işportada tegahından: 15,00 TL. Rezalet, rezalet hatunun takısı kadar etmiyor üstümdekilerin parası. :)))




* Ana haber bültenlerine benzin döküp yakasım var. Her sene aynı şeyi yapmaktan bezmediler, yılmadılar anasını satayım. Prof. Doktorları çıkarıyorlar sahurda şunu yiyin, iftarda kuzu kebabı yiyin, ebenizin nikahını yiyin falan.. O an o kuzu doktora girsin istiyorum.




* Her başlangıcın bir sonu vardır. Herşey geçer, herşey biter...
Her gelişin bir gidişi vardır. Ne demiş Aşık Veysel; /Dünyaya geldiğim anda Yürüdüm aynı zamanda İki kapılı bir handa Gidiyorum gündüz gece /...
Her girişin mutlaka bir çıkışı vardır. Bu nedenle bir oturuşta bir kase acı biber turşusu yememeli insan. Onun acılı bir çıkışı olduğu düşünülmeli. :))




* Ana haber bülteni demişken son günlerde en çok konuşulan şey "Kürt Açılımı" ne açmaya çalışıyorlar anlamış değilim. Arayı açmak mı acaba amaç? Herkesi birbirine düşman etmek mi?Eğer bu ise çok başarılılar.




* Normalde pek takılmam böyle şeylere ama sanırım bu kez zoruma gitti. 19 yaşındaki kuzenimin annesi zannedildim. Ben 24 yaşındayım daha yaaaa... :( Şimdi 30 küsür gösteriyorsam 30'lu yaşlarımda 40'lı yaşlarda görüneceğim, 40'da 50 of çok fena birşey lan 10 sene önden gitmek... :(



* Yukarıdaki resim ve profilimdeki resim Zerrin Tekindor'a ait. Ellerine sağlık Zerrin Tekindor'un diyorum. Çok güzel resimleri.


* Bir tane hayalim vardı. Gerçekleştirmeyi çok istediğim... Vazgeçtim ondan. Ağladım biraz ardından. Hayallerin bana göre olmadığının farkındayım maalesef.



* Canın sıkıldığında telefonu eline alıp rehberde konuşmak için kimseyi bulamamak... Herkese uzak olmak. Atla gel kafamı dağıtmaya ihtiyacım var diyememek. Konuşamamak zor...



* Kedim Şeker tam bir mucize... Onu ilk bulduğumuzda ölmek üzereydi ama hayata tutundu. Küçükken çatıdan düştü ama yine durmadı yoluna devam etti. 2005 yılında 2 aylık bir açlık grevine girdi. Ölümlerden döndü. Ve bu sene, bu kez gidiyor dedim. Kesin ölecek. Ölmedi. Eskisinden de iyi şimdi. Beni gömer bu Şeker Hanım. :)



* Günümün şarkısı; Aslı - Yardımcı Olmuyor..

17 Ağustos 2009 Pazartesi

Bir Süre Böyle...


MusicPlaylist
Music Playlist at MixPod.com







Sesi yükseltiyorum.

Düşüncelerimi bile duyamayacak kadar yüksek.

Düşüncelerimden kaçıyorum.

Kendimden kaçıyorum.

Bir süredir böyle... Biraz daha böyle devam edecek...

Dipten kum çıkaracağım.

.kendim için.



13 Ağustos 2009 Perşembe

Gelin Dolma Yiyek :)


Dünya da sırrı çözülmemiş bir çok şey var.

Mesala piramitler. Nasıl yapıldı hala çözen, bilen yok.

Ama ben hayatım boyunca en çok şu dolmayı kimin icat ettiğini merak ettim. :)

Bir gece Emel'in bile uykularının kaçmasına sebebiyet vermiştim. :) Kanka özür dilerim. İlk yoğurt nasıl oldu ki? Dolma sarmayı kim icat etti ki? gibi saçma sorularımla seni uykudan alıkoyduğum gece için. :)

Saklama kabına sıkıştırıldığı için biraz şekilsiz dursa da tat süper. Beklerim gelin dolma yiyek. :)



/canım sıkılıyor evet. :)/ (aha bende kullandım Şafak'ın alamet-i farikası işaretleri bu güne kısmetmiş. :))

11 Ağustos 2009 Salı

Bazen...





Bazen bir masalda bulmak isterim kendimi. Pamuk Prenses olabilir ya da Külkedisi.Sonu mutlu bitsin yeter...

Bazen Heidi'nin yerine koyarım kendimi. Dağlarda koşarım...

Bazen kabarık, korseli elbiseleri, abartılı saçları ile balo salonlarını dolduran geçmiş kadınlarından birisi olasım gelir.

Sabahlara kadar dans etmek gelir içimden...

Bazen ellerimde hissetmek isterim onun ellerini...

Uzaklaşmak isteyip uzaklaşamaz ya insan...

Hani hayallere sığınır ya...

Bir keman sesi götürür beni bazen hayallerime.

Farid Farjad'ın kemanı beni götürdüğü gibi sizi de güzelliklere götürsün.

Hayallerinize götürsün.

Hayalleriniz gerçek olsun.

Bugün hangi nedenle olursa olsun, omuzlarınıza çöken her sıkıntıyı notalarıyla alıp göklere taşısın. Sizden uzaklara...

En azından 4 dakika 42 saniye boyunca olmak istediğiniz yere gidin düşlerinizle...

7 Ağustos 2009 Cuma

Yarının Önemi Yok, Bugün Bitsin Yeter.


- Yiğit Özgür'ü seviyorum. (Dur ya böyle de garip oldu tanımam etmem ne seveceğim elin adamını. Sapık mıyım ben?) Yiğit Özgür'ün karikatürlerini seviyorum. (heh oldu) Hastasıyım. Çok gülüyorum ona, bir de komik kedi köpek videolarına. Aslında en çok boğazına mikrofon kaçan adama gülmüştüm. Bak aklıma geldi yine gülüyorum.




- Dün gece bir rüya gördüm. Trenle bir yere gidiyorum ama nereye gittiğim konusunda hiç bir fikrim yok. Zaten yolculuk boyunca tek takıldığım yanımda oturan adam. Sürekli "doğru otur!!!" , "kardeşim bana değmeden oturamıyor musun sen?", "çek şu kolunu!!!" şeklinde adamı azarlıyorum. En sonunda adam bana dayanamayıp kalkıyor. Sonra bir kadın ve çocukları geliyor yanıma asıl kabus orda başlıyor.

Dört senelik çalışma hayatımın, üç senesini otobüslerde, İstanbul'un iki yakası arasında sürünerek geçirdiğim için psikoljim bozulmuş durumda. Rüyalarımda bile çemkiriyorum millete. :)


- Hera ne oluyor sana kuzum? Nedir o veda mesajları?


- Çoğu zaman kendimi hiçbir yere ait hissedemiyorum. Hani Yılmaz Odabaşı şiirinde diyor ya "İçimden yollara çıkmak yolculuklara bakmak geliyor/Buralardan böyle ceketsiz kaçmak geliyor" İşte aynen böyle oluyor...


- Sayısal loto oynayacağım bu hafta. Bana çıkacak çok eminim. O zaman dileyin benden ne dilerseniz. :)

- Tabi abartmadan. :P


- Ne kadar çok değiştim. Ne kadar çok şeyden hep başkaları için vazgeçtim. Düşününce sinir oluyorum kendime. Düşünmemeye çalışıyorum. Düşünmüyorum, o halde yokum.


- Deli gibi alışveriş yapasım var.


- Neden arkadaşlıklar yangında kurtarılmayacakların arasındadır? Niye ilk onlar feda edilir?


- Suzan Kardeş söylüyor; "Bir kızıl goncaya benzer dudağın/ Açılan tek gülüsün sen bu bağın" Dinlenesidir. Öneririm.


- Neden kuaför denen insanın elinin ayarı yoktur?Neden o dükkandan kaşlarımız Adile Naşit gibi, kafamız maymun kıçı olup çıkarız? Bir de üstüne para veririz. Yavşak yavşak "aaa çok yakıştı benceaaaa"lara maruz kalırız. Deli miyiz?


- Sanırım içimde okaliptüsler yetişmeye başladı. Şu öksürük yüzünden o kadar çok olips yedim ki herşeyin tadı mentollü geliyor. :S


- Çaycımız izine çıkınca mutfağı en çamaşır sulu şekilde bu durumdan faydalandırayım dedim. İçim dışım çamaşır suyu oldu. Tesadüfe bakın ki çamaşır suyu da okaliptüs aromalı. :S


- Sağ avucum kaşınıyor. Kesin çıkacak sayısal kesin....



- Hera!!! amacın ne kızım senin ?


- Ekim'in ilk iki haftası izinliyim. Tamam deniz, kum, güneş üçlemesi için geç bir tarih ama Sonbaharın en güzel zamanını Sinop'ta bol bol fotoğraf çekip dolaşarak geçirebilirim. Tabi yine bir aksilik çıkmazsa... Çok eminim ki çıkar. Ben izinde evde oturur Martha Stewart izlerim. :)


- Bir ara uyandığım sabahlara lanet okurdum. Öleyim isterdim. O günlerden iyiyim. Ama bir yandan da kötüyüm. Hangi yandan kötüyüm?


- Bir daha dünyaya gelirsem Pıncır olmak istiyorum.


- Zardanadam'dan dinleyelim;




Zardanadam - Tadım Yok (konservehaber.com) - The funniest home videos are here

4 Ağustos 2009 Salı

Losing My Mind



Dün bir süre ofiste tek başıma kaldım. Nasılsa kimse gelmez diye müziğin sesini yükselttim. Şarkı REM-Losing My Religion. Pek de severim. Kaptırdım kendimi tabi başladım oturduğum yerde kafa sallayıp, kendi halimde dans edip, şarkıyı söylemeye...

Kaybetmişim kendimi coşmuşum. Kim tutar beni heytt. :) "oooooohhh layfff its bigırrrr its bigırrr den yu and yu ar nat miiii"

Aslında birinin gelmesine gerek yok. Önüm cam o biri kapının önünden geçerken dönüp baksa görecek rezil halimi ama bu benim durmama neden değil.

Derken kafamı kapıdan tarafa bir çevirdim ki, su saatlerini okumaya gelen arkadaş bir ayağı içerde bir ayağı dışarda kalmış. Ürkek ceylan misali korkan gözlerle beni izliyor.

Gel lenn dedim gel yemem seni oku saatini yürü git. :)

Sonra eski havayı yakalayamadım tabi. Ümit Besen'den Abi Deme Bana, İsmail YK'dan Kanka'yla falan devam edip günü bitirdim.

Neyse bu da böylelikle rezil olma anılarım arasında yerini aldı.

Haydi hep beraber;

but det vas cust a diriiimmm
tıray, cıray, vay, tırayyyyy
det vas cust a dirimmmm
cust a dirriiiimmm, cust a diriiiimm
dirimm

Dürüm!!!

Olsa da yesek :)