31 Aralık 2012 Pazartesi

Benimle Uçmak İster Misin?



Rüyalarında şarkılar gören bir insanım. Dün gece ne gördüm hatırlamıyorum ama duyduğum buydu. Sabah ofise geldim geleli de dinliyorum.

Bu parça muhteşem değildir de nedir ?

benimle uçmak ister misin bu gece
yükseklerden korkar mısın
topraktan ayrılalım bir süre için
dünya bir yere kaçmaz 
biz yüzerken göklerde

gel benimle ol 
unut bütün dertlerini
rüzgar bizi bekler 
daha fazla vakit kaybetmeyelim

28 Aralık 2012 Cuma

Ne Garip


Bu koku hafızası denen şey gerçekten çok garip.

Mustafa abinin aldığı ve bir süredir çekmecede duran küçük parfüm şişesinden kazağıma sıktım ve son bir saattir ne zaman gözümü kapasam Adapazarı'ndaki bir oda, bir mutfaktan ibaret olan küçük, fareli evimizdeyim. 

Soba kurulu, borularında yoğurt kovaları asılı, üzerimde kahverengi kazağım ve siyah eteğim, saçlarım kısa ve kıvır kıvır.

haha! :)

Güzel zamanlardı. 

27 Aralık 2012 Perşembe

2011'i de Sevmemiştim Aslında

Dün gece yeni bir diziye başlayıp, sonrasında ard arda üç bölüm izleyip beynimi pelteye dönüştürdükten sonra yatakta sırt üstü uzandım. İçimden dua etmek geldi. Herşeyin hayırlısını ve bir türlü sahip olamadığım cesareti diledim.

Sonra da yılın son günlerini yaşarken, bu senenin nasıl geçtiğini düşündüm. 

2011 yılının sonlarına doğru psikolojimin bozukluğu iyice tavan yapmıştı. Geçen sene bu günlerde acaba kendimi hangi yolla öldürsem diye düşünüyordum.

Kendimi asabilirdim ama annemin beni o halde bulmasını istemezdim. Bilek kesme hiç işine girmiyorum o daha korkunç. En temizi ilaç diye karar verip çantamda ilaçlar biriktirmeye başladım. Bir gün bile belirledim. 2012'nin hemen başında gidecektim diğer tarafa. Ama sonra Emel'in tam zamanında müdahelesi sayesinde fikrin çok saçma olduğunu anladım. Böyle saçma sapan hallerde Ocak ayını sarhoş gibi geçirdim.

Şubat ayının başında elim bir kaza sonucu sağ bacağım ve sağ ayağımı yaktım.Tam bir ay boyunca aralıksız acı çektim. Bacağımda ve ayağımda kalan yanık izleri de cabası oldu tabi bir de çektiğim acıları hafifletmek adına ağabeyimin aldığı fotoğraf makinesi var. Kaza Cuma günü olmuştu ve ben o haftayı 2. el fotoğraf makinelerine bakarak geçirmiştim. (bir şeyi çok istersen oluyor mu acaba hakikaten? ama bir bedel ödemek gerek yine de benimki bir ay acı çekmek oldu ki kolay olsa şaşırırdım :) )

Mart, Nisan ağabeyimin söz-nişan koşturmacaları ile ve kendime dair saçma sapan kaygılarla geçti.

Mayıs ayında dertlerimin en azından birinden kurtulayım dedim kilo vermeye karar verdim ve uzunca bir zamandır hiç bir işte azmetmemiş, koyvermiş biri olarak hala inanamadığım bir şekilde 4 - 5 ayda tam 15 kilo verdim.Bu benim için büyük bir başarı. Ve 2005'ten bu yana ilk kez bir başarı elde ettim. Ki "Maymun iştahlı" denilen insanın yer yüzündeki en iyi temsilcisi benim.

Haziran, Temmuz aylarında zombiye döndüm. Yaz mevsimi ile aram hiç bir zaman iyi olmadı. Bir de üstüne kuzenim binde bir görülen bir hastalıkla tıp kitaplarına girecek kadar ölümün ucuna gitti, geldi. Ben dizi izledim, zombi öldürdüm. Oyun bağımlısı ergen erkek çocuğuna döndüm.

Ağustos ayını yine sinir krizleriyle geçirdim. Yine diyorum önceki sene de aynısı olmuştu. Çok ciddi kararlar aldım ve bil bakalım ne yaptım ? Tabi ki uygulayacak cesareti bulamadım. Çünkü ben sadece kendimden sorumlu değilim. Hiç bir zaman olmadım. Başkaları için yaşayınca insan kendisi için cesaret gösteremiyor.

Eylül ayında bir haftalık bir tatil yaptım. Sanırım yine yıllar yıllar sonra kendim için bir şey yapmış oldum. Kafam yine bir dünyaydı, içim yine içimi kemirdi ama en sevdiğim insanla şahane zaman geçirdim. Erkenden emeklilik provası gibi bir tatildi ama bana göre güzeldi.

Kasım ayında ağabeyimi evden yolladık. Düğün telaşı derken geçti gitti. Bu arada ısrarlara dayanamadım yeniden açıköğretime kayıt yaptırıp artık tüm eğitim sistemi 4 4 4 olmuşken ben de üniversiteyi dörde tamamlayayım dedim.

Aralık ayı da ders çalışarak, kararlar vererek, uygulayacak cesareti bulamayarak, mutsuz, tatsız, tuzsuz geçiyor hatta geçti bile diyebiliriz.

Yeni yıl, ardından hemen yeni yaş, çok korkunç artık yaşlanıyorum. Uzunca zamandır yeni yıldan, aslına bakarsan kendimden bile bir şey beklemiyorum. Aksini söylediysem emin ol ki yalan.

Bir den aklıma simli, karlı ev manzaralı yeni yıl kartları geldi.


7 Aralık 2012 Cuma

Şarkı Paylaşasım Varmışsa Demek

Aslında şu şarkıyı paylaşmaktı amacım. Yann Tiersen ağzında sigara, elinde gitarı yarabbim ne kadar da şahane... Yann Tiersen konserine gitsem Tarkan konserindeki kız gibi olurum, çığlık atatım hatta abartır sahneye don fırlatırım. Aslında hiç birini yapamam mutluluktan pıt diye düşer ölürüm. :)

Yann Tiersen derken sonra nedense aklım bir saniye içinde bu şarkıya kaydı.(Buradan da anlaşılacağı üzere çok dağınık bir aklım var. Bu dağınıklıkla yaşabilmeme şaşıyorum.)

Neyse... Leyla ile Mecnun tayfasından Kolpa ;

Çok eğlenceliler. Yaptıkları işi yaparken çok eğlendiklerini diziyi izlerken de hissedebiliyor insan. Belki de bu yüzden çok seviyoruz. Ali Atay da oyunculuğun yanı sıra müzik konusunda da yetenekli. İlk sezon "Yalan"ı çok sevdik ve bir Ferdi Tayfur yeniden düzenlemesi olan "Sevdalılar Beni Anlar" ise ailecek favorimiz oldu. Bu sezon da "Kolpa" ve "Vay be" ile gönlümüze girdi. Şarkının klibinde sonlara doğru Mecnun'un bir tepki anı var ki her seferinde güldürüyor beni.