30 Ekim 2012 Salı

Bahtsızlıklar, bahtsızlıklar...

Yağmurlu, serin ve gri bir İstanbul tam sevdiğim gibi.. Fonda Bülent Serttaş - Duran ağabey çalıyor... Bu şarkıları niye her çalma listesine ekliyorum bilmiyorum. Tüm romantizmim inleye inleye öldü.

Heder olan ve bir daha geri gelmeyecek olan beş günüm, bozulan cep telefonum, bazı insanlara olan saygımdan, sevgimden kaybettiklerimle bir tatili daha sona erdirdik.

Merhaba rutin...

Derken..... Goller gelmeye başladı. Maddi açıdan sınırlarım ısrarla zorlanıyor diye düşünürken, işle alakalı sıkıntı da tuz biber oluyor. Kalsan gönül razı değil, gitsen tumanındaki deliği kapayacak büyüklükte bir yama henüz yapılmadı. Bu işte bir cenabetlik var arkadaş.

Amannnn neyse cana geleceğine mala gelsin buna da şükür.

Ama bir yandan da en fazla beş sene ömrün var deseler çok mutlu olurum. Ne kadar uzun sürse o kadar sıkıntı çekecekmişim, sıkıldıkça isyan edeceğim, isyan ettikçe günaha girecekmişim gibi. Aslında gibisi fazla.

Ne kadar çabuk gidersen o kadar iyi hocam.

Heeee! neden beş sene dedim sor bi sorrr!  kardeşim okulunu bitirsin falan diye hani. Onda da kendimi düşündüğüm yok kafama tüküreyim.




Bu kazağın kolları da ne biçim oldu anasını satayım!!!!



15 Ekim 2012 Pazartesi

Dayak yemiş gibiyim.

Daha önce dayak yedin mi diye sorsan, yemedim ama yesem eminim böyle olurdum. Tabi gözümde bir morluk, belki kırık bir kol olurdu, ne bileyim burnum kırılabilirdi mesela. Şu an ki fiziksel görüntümün dayak yemişlikle hiç alakası yok. Yanlış bir benzetme oldu sanırım.

Cacık gibiyim dostlar...

İki günü temizlik neferi olarak geçirince şirazem kaydı azizim. Şiraze ne demek hiç bir fikrim yok ama orada kullanılırmış gibi geldi. Oldu da sanki.

Şu sıralar değişik bir dünyadayız ailecek. Ağabeyim evleniyor, babam emekli oluyor. Baya bi değişiklik var evde. Ağabeyimin evlenmesi neyse de babamın emekli oluşu tam bir felaket. Korkuyorum...

Büyük ihtimalle annem sinirden, stresten ölecek üç vakte kadar. Biz zaten anlaşamıyoruz bizim ilişkimiz de hepten aykırı gidecek. Gerçekten felaket.

İyidir, hoştur da birlikte yaşaması zor adamdır babam. Severim keratayı da işte yine de zor olacak.  Hayırlısı ...

Karnım acıktı ne yesek ki ?

2 Ekim 2012 Salı

koyver be gülüm*



* Bir seneye yakın süredir Hüsnü Arkan'ın albümünü dinlememe rağmen albümdeki 'Saki' isimli şarkı bir iki hafta önce dikkatimi çekti. Herşeyin bir zamanı var dedikleri bu olsa gerek.

* Karıncalara ekmek veren bir amca var bizim sokakta. Güler yüzlü, sevecen, hep iyi dilekler dilinde. Her ne kadar nereye gidersen karşına çıkması biraz ürkütücü olsa da belki de diyorum dünya böyle insanlar sayesin de ayakta kalıyor.

* Leyla ile Mecnun dizisinin bir bölümünde Mecnun; "kafamda Fadime'nin düğünü var şu anda halay çekiyorlar yemin ediyorum" diyordu. Benim de kafam iki haftadır öyle. Ne bitmez düğünmüş arkadaş.

* Kötü bir saç kesimine sahip olmanın kötü yanı; o abuk saça sahip olmak için para vermiş olmanızdır. Evet kayık tipime değil parama acıyorum. Cimriyim azcık.

* Kış geliyor, yağmur, çamur, soğuk hava kar. Bak demedi demeyin bu sene ayvalar çok meyve verdi çok pis kış olacak. Ayvalar demeyeyim de bizim ayvanın dalı kırıldı meyvelerini taşıyamadığı için. Adım: Mesut Soyadım: Bahtiyar efenim yaz bitti çok şükür. :)

* Bak "Winter is Coming" dedim. Aklıma Game Of Thrones geldi. Te ebesinin Nisan 2013'ünde başlayacak yeni sezon. Yuh ama yuh!

*photo by şahsen bizzat kendimin. 
*Koyver be gülüm: Eğer uslu çocuk olur dikkatle dinlerseniz Neşet Ertaş - Kardeş Türküler/Yanıyorum türküsünün düetinde Neşet Ertaş'tan duyabilirsiniz. Şahanedir. Allah Rahmet Eylesin Usta'ya. 

Sonrası iyilik güzellik...