6 Haziran 2014 Cuma

Böyleyken böyle



Şu sıralar ne oldu nasıl oldu kendimi kaybettim. Bu durumun sorumluları da işte bu fotoğraftakiler. Eve gir, yavruları besle, balkonu temizle, kedileri temizle, yemek yap, evi toparla derken saat nasıl oluyor da gecenin bir vakti oluyor hiç anlamıyorum.
 
Daha önce de annesinden çok erken ayrılmış kedilere bakmış, büyütmüşlüğümüz var diyeceğim fakat işte sorun şu ki; biz değil sadece annem bakmış.

Yavru kediye bakmak bile o kadar zor birşey ki çocuk konusunu 100 kere düşünen ben artık 1000'e çıkardım. 1000 kere daha düşüneceğim. Hatta 1 milyon kere daha. Milyar da olabilir.  Bir de yavrulardan birisi (fotoğrafta yüzü görünen,Tarçın ) ilk hafta öyle çok ağlıyordu ki  üzüntümden ben de oturup ağlıyordum. Şimdi şükürler olsun ki çok iyiler, mutlu, tombik ve oyuncu yavrulara dönüştüler.

Yalnız muhabbet kuşumuz Limon durumdan hiç memnun değil. Zavallı bebeleri yakaladığı yerde kulaklarını ve kuyruklarını ısırıp duruyor. Tabi şu an çok küçük oldukları için durum böyle bir iki ay sonra kendisi ısırılacak haberi yok. :)

Böyleyken böyle zamanım işten eve koşmak ve bok temizlemekle geçiyor. Haftasonu artık son açıköğretim sınavını verip artık önüme bakma zamanım geldi. Ben ki üniversite sınavından, okuldaki çok önemli final sınavlarına, hatta düğünümü bile sıfır heyecan ve stresle geçirmiş bir insanım (azcık ruhsuz olduğum doğrudur) havada karada gözüm kapalı geçebileceğim iki ders için stres yaptım ya la.

Geç oldu güç olmasın artık olmam gerektiği kadar bencil olmayı, kendimi düşünmeyi öğrendim. Engel ve artık vakit kaybetmek istemiyorum sanırım stresimin kaynağı da bu.

Neyse bu da gelir bu da geçer. Bu da mı gol değil!!! :)

hadddii öptüm bye.