25 Kasım 2009 Çarşamba

Gaybana Geceler*

ressam;otto dix

Cumartesiye geçiş yapalı baya oldu. Saatin tam olarak kaç olduğundan emin değilim. Aslında tam kafamın üzerinde tik-tak sesileriyle bu derin sessizlikte beni deli eden eski bir duvar saati var. Ama ona bakmayı hiç istemiyorum...

Yazma alışkanlığımın başladığı yerdeyim şu anda. Babaannemin evi. Bu ev eskiden tütmüş soba, yanmış yemek, yaşlı babaanne kokardı. Kötüydü...

Şimdi ise lavantalı oda parfümü ve temiz çamaşır kokuyor. Fıstık yeşili duvarlarına temizlik hastası, tombik yengemin neşesiyle karışık hüznü sinmiş. Güzel denemez ama eskisinden iyidir.

Eskiden rutubet gibi kasvet akardı bu evin duvarlarından ve ben adım gibi eminim içimdeki kasveti burada kaptığımdan...

Odadan banyoya gidene kadar her adımda eski döşemeler acı çekermişcesine sesler çıkarıyor hala. Eskiden koyu renk olan kapılar bugün beyaz renkteler ama aynı gıcırtı sesi sabit menteşelerinde...

Bu gece yine 15 yaşındaymış gibi hissediyorum. Olmadıklarından emin olduğum ama yine de duyup çok korktuğum sesler var etrafımda. Çok korkuyorum.Kalbimin ağzımdan fırlamasına ramak kaldı. Dedem öldükten sonra, senelerce peşimde 5-6 sokak kedisiyle ayaklarımı sürüyerek geldiğim bu evden hep nefret ettim. Her gece korku içinde uyudum. Gecenin bir vakti garip sesler duyarak uyandım. Hele ki bir gece cesaretimi toplayıp dışarıya bakmasam orada birilerinin olduğuna yemin edebilirdim.

Korkak olduğum kadar cesurdum. Öyle olmaya mecburdum.

Babaanneme benziyorum gittikçe derdim. Uyuz atın yanında duran ya huyundan ya suyundan bir şey kaparmış ya... Erkek kardeşi gibi O da şizofren miydi acaba?

Uzun zamandır böyle korktuğumu hatırlamıyorum. 25 yaşındayım ve 15 yaşımdaki kadar çok korkuyorum. Bu evden nefret ediyorum. Ne zaman kapısına gelsem, dedemi göremeden geri dönüşlerim geliyor aklıma. Ne zaman o odaya girsem dedemin hasta hali geliyor gözümün önüne...

Eskiden bir lağım faresi çıkardı ben yattıktan sonra. Kapının arkasında dolanır dururdu. Girişteki kapıları kemirirdi. Eski defterime "Burada bir fare var, henüz kendisiyle tanışmadık ama ben ona Lütfü diyorum. Geçinip gidiyoruz." yazmışım.

En iyi becerdiğim iştir gülüp geçmek. Dalga geçmek halimle... Üzülmemiş, korkmamış gibi yapmak.

Bugün korkumu unutmak için değil korktuğumu yazıyorum. 10 sene sonra yine aynı odada... Aslında çocukken daha kolay anlatmaz mı insan korkularını? Büyüdükçe kendine yediremez kaçar hani anlatmaktan....

Gözlerim acıyor. Cam kırıkları var sanki göz kapaklarımın içinde. Biraz uyusam iyi olacak ama önce camın altında garip sesler çıkaranları kovalamam gerek.


*Gaybana Geceler'i Onur Akın söyler bende yıllardır severek dinlerim.

13 yorum:

çingene dedi ki...

okurken bir tuhaf hissettim kendimi. çocukluğumun geçtiği ahşap köy evine gittim geldim. rüzgar bir yanından girer diğer yanından çıkardı. düşündükçe daha tuhaf oldum....
gideyim ben.

. dedi ki...

bayramdan sonra böyle şeyler yazsa idin:)olmaz mıydı..
bu sene öpemeyeceğimiz bir el varken...
ne okusam ağlarım.bunu okuyunca hepten ağlarım...

ebruli günce dedi ki...

hımm karamsarlık diz boyu,ve sarıp sarmalamaya hazır,yapma bunu kendine...
Sana yaşadığım şeyi anlatayım da gülümse biraz...
Bu gün kızımla oğlumu ekmek almaya göncermek istedim,evin önünde komşunun köpeği poly varmış,geri geldiler
"neden" dedim,
kızım
"anne poly var,ve ben köpeklerden korkuyorum,bu korkumla yüzleşemiyorum" dedi...

*kime çekmiş bu bilmiş cadı bilmem ki :)))*

. dedi ki...

İYİ BAYRAMLAR CESUR YÜREK:)

geveze baykuş dedi ki...

giller takvimi yazısından beri bana bildirim gelmedi, dün creep söyledi blogda sorun olduğunu. alttan sonraki sonraki diye tıklaya tıklaya buraya kadar geldim.
ne demeli, nereden başlamalı bilemedim sevalim, teselli vermekte kötüyümdür, hep söylerim. konuşamadığım ya da yazamadığım hallerde, içim var gücüyle desteklerken kelimelerim kaçışıyorsa, yanında olmak isterim sevdiklerimin. keşke yanında olabilsem sen şu son günlerde heyheylerin üzerinde dolanırken. o evde yanında olabilsem de, sesleri beraber araştırsak gece, korkudan titreyen büzüklerimiz ve belki birbirine çarpan dizkapaklarımızın üzerinde güç bela dikilip el ele tutuşsak isterim, her bir tahtayı gıcırdatıp kendi sesimizden ürkerek evi arasak, sonra da birbirimizin yüzündeki acınası ifadeye bakıp kahkahalarla gülüversek...
ya da akşam seninle olsam otobüste, sen bay pipo'yu anlamazken, ben de yamacında küfür etsem dostoyevski'ye, bu budala'yı bu kerte sıkıcı yazdığına göre asıl budala sensin, ne var ulan adamın tanıştığı her siktiri boktan karakterin 7 ceddini anlatmak zorunda mıydın falan diye çemkirsem. sonra birbirimize baksak da yine, gülsek anlamayan hallerimize...
yengene beraber gitsek de, gece iyi bir tırsıtsak haspamı, evde yalnız kalmaktan değil, kiminle kaldığından kork bundan sonra mesajı versek mesela, düşse yakandan amcanın gelecek seyahatlerinde...
acıbademli'yi şeker ve ceviz'in yanına beraber uğurlasak, hayatın dertlerinden kurtuluşlarını kutlasak arkasından birer bira devirip, yüreğimiz burulmuş olsa ama gülümsesek yanyana...
gel dediklerinde tutsam kolundan, göndermesem mesela ya da git dediklerinde peşine takılıp seni alsam alakasız yerlere götürsem de, merak etseler, telaşa düşseler...
eline bir silah aldığında banka soymaya gitsek mesela... ay yok, o zaman peşimize düşerler. biz dondurmacı falan soyalım, cezası daha az olur. yok yok, en iyisi silahı satarız ve parasıyla saray muhallebicisi'ne gider birer keşkül üstüne orta kahve höpürdetiriz.
yanında olsaydım keşke. olsaydım da, yazmama gerek kalmasaydı, sadece senin için orada olsaydım...
sen biraz ankara'ya gelsene be!

ayça dedi ki...

aloww aloww istanbul! ankara çık aradan iki kelam edicem yaw :))
iyi bayramlar!
Kocaman kocaman öpüyorum ( yazarken melodiyide mırıldanıyorum hee):)) bak peşinede ne geldi aklıma gülmek sana yakışıyoooor gülmek sana yakışıyor

geveze baykuş dedi ki...

alovvvvvvvv ayçağğğğğğğğ ayçağğğğğğğğ! deneme bir ki üüüüüüüççççç! karıştı mı hatlar?

manu dedi ki...

O defter hala duruyormu bilmiyorum ama o defteri okumak,lütfüyle de tanışmak isterdim.Eskiden benimde her yaz gittiğim bir dede evi vardı ki kendisi bizleri bırakıp gideli baya oldu.Benim bir defterim yoktu ama ne vakit gitsem oraya hiç yalnız hissetmem anılarım sülalecek orada olurlar bazılarını hiç sevmem hatta görüşmek istemediklerim bile var.Bazılarıda çok yakın arkadaşım sık sık anımsarım onları :)

"Oy sevdasına gurban olduğum oy...
Bilsen ne gaybana geceler yaşarım..."

SeV@L dedi ki...

:) Defter hala duruyor. Ama nerede duruyor inan hiç bir fikrim yok. Saklayıp bulamamakta çok iyiyimdir. :)

Lütfü'yle hiç tanışamadım ben. Bir gün ölüm haberi geldi. Yıkıldım. :)

Bir de "gaybana geceler" ne güzel şarkıdır değil mi? :)

manu dedi ki...

İnandım, lakin bende saklı şeyleri bulmakta iyiyimdir,belki bir gün yardıma ihtiyacın olursa okumam karşılığında bulmana yardım ederim.
Zaten sen artık lütfü'ye hitab etmiyorsundur, belkide lütfü’nün çocukları artık sana lütfü diyorlardır...
Ve sen onları korkutmaya başlamışsındır tıpkı lütfü gibi istemeden.
Gaybana geceler'i 4 biradan sonra çok iyi söyleyen bir kuzenim var Onur Akın’dan güzel olmasın…

SeV@L dedi ki...

Lisede tuttuğum günlük pek okunmaya değer değildir herhalde :)

Bugün yazılıdan 90 aldım falan yazıyordur büyük ihtimalle :) En iyisi hafta sonu bulayım ben o defteri.

bir de ; 4 biradan sonra bende güzel söylerim gaybana geceleri :P

manu dedi ki...

Şu bahsedilen hafta sonu geldi mi, geçti mi,gelecek mi?

SeV@L dedi ki...

Hangi hafta sonu?