9 Kasım 2009 Pazartesi

!



Canım ciğerim Baykuş'um beni mimler de cevapsız bırakır mıyım? Bırakmam elbette. :)

Düşündüm taşındım, "hayatımda iz bırakan kokular" denilince şunlar geldi aklıma;

Benim parfüm, deodorant ve benzeri şeylerle pek aram yoktur. Bir kere kullandığım parfümü ikinci kez kullanamam çünkü midem bulanır. Hatta genelde şişenin yarısında mutlaka evden uzaklaştırırım. Ama sevdiğim insanlarla özdeşleşen parfümlere sözüm yoktur. Mesela az önce yanıma uğrayan AstalavistA'nın parfümünün hastasıyım. :)

Hacı yağı kokusu; aslında ne kadar da kötü kokar değil mi? Ama dedemde öyle kokmuyordu. Bembeyaz sakallarının arasına gömdüğümde yüzümü, o kokuyu içime çekince, dünyanın en güvenli yerinde hissederdim kendimi. Bana sevildiğimi hissettiren insandı. Hala gözlerim dolar ne zaman o kokuyu duysam.

Babamın kokusu; Aklıma her zaman Emel'in babasını kaybettikten sonra "sen gelince eve dolan mazot kokusunu özlüyorum" diye yazdığı geliyor. Babanın kokusu herşeyden başka oluyor. O'nu da çok kırdım ben bu sene...

Dost kokusu; Uzak olan koku. Özlenen...

Hanımeli ve akasya kokusu; çok ayrıdır, çok farklıdır beni gülümseten, mutlu edendir.

Pıncır'ın kokusu; kedi kokusu demiyorum. Fındık ya da Şeker de demiyorum dikkatinizi çekerim. Pıncır hakikaten çok güzel kokuyor. Kardeşimde benimle aynı fikirde üstelik yani bana öyle gelmiyor. Köpek, kedi, tavuk, karga bir sürü hayvan besledik ama Pıncır başka. Çok özel.

Browni kokusu; tatlıyla, püskütle, abur cuburla falan pek arası olmayan bir insanım. Ama Eti Browni Allah'ım ne büyük nimettir o. Tutkudur benim için. Aşktır. :) Çevremdeki hemen herkes bilir bu aşkımı. Ve benim duymaktan en çok mutlu olduğum söz "Senin için browni aldım." sözüdür. :))

Plastik kokusu; bana daha önce çalıştığım iş yerimi hatırlatır. Tüylerim diken diken olur. Nefret ediyorum hala oradan.

Balık kokusu; Sevmiyorum. Nefret etmiyorum ama sevmiyorum da.

Eski kitapların kokusu; koklamaktan okuyamadığım kitaplar olmuştur. :) Çok severim kitap kokusunu ama eskidikçe daha da güzel kokar kitaplar farkettiniz mi hiç?

Samsun216 + tütün kolanyası kokusu; Annemin babasının evi her daim bu ikisinin karışımı kokar. Nefesimi tutardım hep orada. Pek yakın olamadık hiç bir zaman O'nunla. Evinin kokusu gibi huyları da kötüdür kendisinin.

Çamaşır suyu kokusu; seviyorum yalan yok. Anneme göre bir gün ölümüm çamaşır suyundan olacak. Ama o çamaşır suyunun hijyen kokusu var ya hiç bir şeye değişmem. :)

Abimin kokusu; kadın parfümleriyle aram pek yok ama erkek parfümlerini severim. Özellikle abimin seçtikleri her zaman güzeldir. Ve benim abim tanıdığım her daim güzel ve temiz kokan nadir adamlardandır.

İncir ağacının kokusu; Dedemin bahçesinde kocaman bir incir ağacı vardı. Tepesine kadar tırmanır hayallere dalardım. Cumartesi akşamı uzun zamandan sonra ilk kez bakabildim eskiden bahçenin olduğu yere. Kesildi incir ağacı yıkıldı benim hayal bahçem.

Tavan arasının gizemli kokusu; gündüzleri bile karanlık olan, küçücük camından içeri sızan ışıkta toz zerreciklerinin dans ettiği, kaderine terkedilmiş bir sürü eşyanın bilinmez sonunu beklediği tavan arası. Korkarak çıkardım ama oraya adımımı her attığımda dünyanın geri kalanını unuttuğum yerdi. Toz, örümcek ağı, eski kitap, dergi, babaannemin eskiden çorap ördüğü ipler, eski video, televizyon, eski kıyafet aslında özetle geçmiş kokardı tatlı tatlı.

Sobanın üzerine konan portakal kabuklarının kokusu, kızarmış ekmek kokusu, ağaç kokusu, sadece yağmurdan sonra değil her daim toprak kokusu, çimenlerin kokusu, ahşap ev kokusu, acı biber turşusunun kokusu, yeşil biber kokusu, dalından koparılan domates kokusu, tarhana kokusu, yazın evlerin mutfaklarından gelen kızartma kokuları, aktarların kokuları, marketlerin temizlik reyonu kokuları, çok sevdiğim kokulardır... Dereotunun kokusundan nefret ederim. Bir de şu tuvaletlere asılan "ernet" kokuları. Ne iğrençtir yahu. Sidik koksa daha iyi tuvaletler. :))

Bu kadar aklıma gelenler. Yazarken içimin çok acımasından ve kokuların çoğunun O'nu hatırlatmasından dedemi çok özlediğimi farkettim. Geçen bayram mezarına gidip "Niye bu kadar erken gittin?" diye O'nu bile azarladığımı hatırladım. Ama yalan değil kızgınım işte O'na da.

Ben de pasımı öncelikle arkadaşım "AstalavitA"ya atıyorum. Patronundan ve sevgilisinden fırsat bulursa yazar umarım. :) Sonra "Creep" kırmazsın sen beni. (Bu "kırmazsın sen beni" sözü de zorlamanın kibarcası sanki :)) En son olarak da "delivedolu" diyorum.

Kırmazsınız herhalde beni :)


6 yorum:

creep dedi ki...

kırmam. sevmesemde bu olayları seni hiç kırmam:)

SeV@L dedi ki...

Tekrarlıyorum; istemediğin bir şeyi yapmanı istemiyorum. :)

. dedi ki...

konumuz kokumu bizimde.
çiğ tavuk bile yenir deyip kırmıycağız.
ıyykk çiğ tavuk kokusundan başlamak lazım...

. dedi ki...

şey bu kokular evrim geçirdi benim ellerimde.
hayatımda iz bırakan kokularmış da;
sevdiğiniz ve sevmediğiniz kokular olarak basitleşivermiş.

Bazen kendime çok komik geliyorum. :)

ayça dedi ki...

creepin bööle bi yazısını anımsıyorum aslında,kokarca gibi kokanlar diye.Bende hatta demiştim beyaz sabun kokusu ananemi tütün kokusu babamı anımsatır diye. Bak yine burnumun direği sızladı. :(

geveze baykuş dedi ki...

canııııımmmm ellerine sağlık :)
mujuk mujuk lan :)