21 Mayıs 2010 Cuma

Otobüs Hayatı Zor Arkadaş- Çok Rezil Bir İnsanım -Olsun Bir Nevi Otobiyografi Bu Da- İtiraf Nokta Cort - Kaç kelime alıyor acaba bu başlık kısmı? - Kim o? deme boşuna benim ben.. Öyle bir gelen ki kapına baştan başa sen. (Özdemir Asaf) - Feyzbuk feyzbuk bu kızı orda buldum - döngel artık cahil civelek yarim çiçeklerden daha çok güzelsin yarim- Bu da böyle bi anımdı.

Son dört senedir hayatımın büyük bir kısmı otobüslerde geçiyor. Benim için ayrı bir yeri vardır otobüslerin. Evlenirsem düğünümü otobüste yapıp, ilk çocuğumun adını Metrobüs, ikinci çocuğumun adını İETT, üçüncüsünün adını da ÖHÖ koyacağım. (Neden üç çocuk? diye sormayacaksınız umarım. :))


Geçenlerde otobüs maceralarından konuşuyoruz, annem de televizyonda gördüğü bir videodan bahsediyor. "Liseli çocuklar otobüste kadının birinin videosunu çekmişler. Kadın ağzı açık uyuyor, çocuklar kıkır kıkır nasıl gülüyorlar. hehe çok komikti kadın." dedi.


Annem sözünü bitirdikten sonra kendisine kadına iyi bakıp bakmadığını, tanıdık gelip gelmediğini sordum. Niye sordum peki ?


Efenim, bir kaç ay öncesinde uykusuz geceler, yorgun günler geçiriyorum. E malumunuz şehr-i İstanbul'un iki ucuna yolculuk ediyorum her gün, yollar uzun. Otobüse binip oturacak yer bulursam şükrediyorum açıp kitabımı, okumaya çalışıyorum ama genelde bir süre sonra kitabı kendime yastık yapıp uyumak için kullanıyorum o sıralar. 


Yine günlerden bir gün, bindim otobüse cam kenarında bir boş koltuk buldum. Kurulup kitabımı okumaya başladım ama sonra dalmışım kitabı okurken. Gözlerimi açtığımda karşımda otobüsün tavanı vardı. Ağzım açık kafa tavana dönük uyumuşum. Hatırladığım kadarıyla en son Mecidiyeköy'deydi otobüs uyumadan önce ama ben gözlerimi açtığımda Ümraniye'deydim. Ayrıca o tipin üstüne  bir de horlamadıysam adiyim. 


(Eeeee bu talihsiz olayın başıma üç kere geldiğinden bahsetmeyeceğim. Ne rezil insanım yarabbim. Neyse videodaki kadın sarışınmış. Len bir ara ben de öyleydim. Yarın öbür gün benim de videom çıkabilir. Bağrınıza basarsınız artık. :) ) 


Tabi benim otobüslerdeki rezilliklerim ağzı açık uyumakla bitmiyor. Güzel bir sonbahar günü işten eve dönüyorum, otobüse bindim ama göz kapaklarımın üzerinde öküz otururcasına bir ağırlık var bünye uyumak istiyor ben kitap okumaya çalışıyorum uyumamak için.  (Bu otobüs uykusu da ne tatlıdır arkadaş. Alıp götürecekler bir gün beni uyurken valla.) Yanımda da bir abi oturuyordu, ama sanırsın ki o abi Yasemin Yalçın'ın Şuayip tiplemesi. Aynı ona benziyordu. Daha kıllıydı sadece. :) 


Tabi ben bir süre sonra yine yenik düştüm uykuya, sadece ben mi bizim Şuayip abi de.. Biz kafa kafaya, omuz omuza gayet samimi bir şekilde uyumuşuz efenim Şuayip'le. Yani en azından ben uyuyordum abiyi uyku tuttu mu bilemem. 


Neyse uyanır uyanmaz baktım Şuayip'len sarmaş dolaş sevgililer gibiyiz. Hemen dürttüm abiyi, ilk durakta attım kendimi aşağıya. İndikten sonra şaşkınlıkla olduğum yerde kalmış, kendi kendime halime gülüyordum ki kafamı çevirdim bir de ne göreyim; Şuayip!! Bıyıklarını burarak, altın sarısı dişleriyle bana sırıtıyor. 


Ezilme tehlikesini göze alıp, ayaklarım kıçıma vura vura yolun karşına geçip izimi kaybettirdim. O gün bu gündür uyumuyorum otobüste. :) 


Ama uyanık olmanın da türlü rezilliklere engel olduğu söylenemez. :) 


Böcek gibi kapısına sıkıştığım metrobüsler, iki seksen yere kapakladığım otobüsler, takılıp geçemediğim ve arkamda kuyruklar oluşturduğum turnikeler, akbil basmadan geçmeye çalışıp zorladığım turnikeler güvenlik görevlisinin uyarısıyla kendime gelişlerim, akbil yerine ısrar ve inatla kredi kartını basma çabam ve daha neler neler. :)







19 yorum:

ebruli günce dedi ki...

Allahım ya sen benim ilacımsın kızım....

Ay lav yu Sev@l, hem de tu maç...

SeV@L dedi ki...

Efenim ne mutlu bana :)))

ayrıcana ebrulicim ; mii tuuu :) (doğru mu dedim ki :P)

Phantom of the Cinema dedi ki...

Arkadaş bak şunu diyeceğimi hiç düşünmezdim ama, beterin beteri var. Bir gün ben de anılarımı paylaşmak isterim otobüsle ilgili ama sonrasında benim blogu okuyan kalmayabilir.

Sadece kendime değil etrafımdaki herkese bir zararım dokunur metrobüste...

geçen sene metrobüste ani bir fren sendromu yaşamıştık, bizim şeritte bir bakım aracı vardı... Kızın biri de telefonla mesaj yazdığından tutunmuyordu. İşte o kız frenle birlikte, metrobüsle olan bütün bağını koparıp, kırmızı görmüş boğa gibi üstüme koşmaya başladı. Her centilmen, beyaz atlı prens gibi benim de kollarımı açıp kızı tutmam beklenebilir ama benim kafa garip çalışıyor. Refleks işte. Kenara kaçtım kız yanımdan üç buçuk burgulu bir buçuk salto atıp yere düştü. Ama sorun yok telefonu havada yakaladım. Tabii kız telefonu yakalamama pek sevinmiş görünmüyordu. İlk durakta indi gitti. Şimdi düşündüm de... Yoksa o kız? Seval? sen? yok canım.

SeV@L dedi ki...

Onur tebrik ederim seni. Yerinde olsam ben de telefonu tutardım. :))

Ben metrobüste henüz düşmedim. Henüz. :)

Ayrıca düşen ben olursam kaçanı normal karşılarım. Ezilme tehlikesi var sonuçta. :)))

Ayrıca ben otobüste düşünce bir sonraki durakta inmek bir yana dursun, düştüğüm için yer verdiler. Bende oraya kurulup, "bugünün aksiyonu oldu bu da, adrenalin işte eheheh" şeklinde espiri yaptıydım otobüstekilere. :D

Bu arada bayılıyorum senin olayları anlatım tarzına. Çok güldüm yine sayende :))

Phantom of the Cinema dedi ki...

Bence metrobüste de düşmelisin. Bambaşbi bir tad, otobüste o tadı alamazsın.

Ben denedim. Tadı damağımda kaldı. Gerçi ben yere tam düşemedim. Çok kalabalık bir saatti, düşer gibi olup bir teyzenin kucağı ile bir dayının göbeği arasında bir yerlerde sıkıştım. Kimse farketmedi kalabalıktan. Kendim kalktım. Kimse de yer vermedi. Tabii kimse yer vermediği için espri de yapmadım kimseye içime attım hep... Bundan sonra ne zaman otobüste düşen birini görsem direk sen misin diye soracam. Hatta sen de otobüste yere düştüğünde yerlerde bir yerlerde uzanmış birini görürsen çekinme. Seslen. Muhtemelen benimdir. Kalkmaya üşenmişimdir.

SeV@L dedi ki...

Beni dışarıdan biri görse deli der. Kendi kendine gülen bir şuursuz var burada senin yüzünden. :))

Onurcum düşüş anın gerçekten hüzünlü olmuş. Üzüldüm şimdi ama içine atma Ağla açılırsın. :)

Ben de bir daha ki düşüşlerimde etrafa daha iyi bakarım artık. :)

Phantom of the Cinema dedi ki...

Hüzünlü olabilir ama sonuçta hava yastığına çarpmış gibi oldum. Doğa beni korudu. Ya teyzenin göğüsleri ile dayını o yumuşacık göbeği olmasaydı?

O zaman metrobüste kendi kendini sakatlamayı başaran ilk insan olarak tarihe geçerdim... Çünkü ben asla öyle sıradan düşmem. Bana yakışmaz zaten. Eğer öyle kafa göz yarılmayacaksa düştüğüme değmez. Ne anladım ben o düşüşten. Hiç düşmem daha iyi. Düşmekle ilgili anılarımı en kısa sürede bloguma yazayım ben sen asıl o zaman gülmeye hazır ol bence. Etrafta kimsenin olmadığı bir yerde mi okursun artık ne yaparsın bilemem :)

SeV@L dedi ki...

:) Çok güleceğimden eminim. Deli de deseler umursamam, acımam gülerim. :)) Sabırsızlıkla bekliyorum efenim :)

Aylak Kedi dedi ki...

ay ilahi ne güldüm :))
ben de yazıcam otobüs maceralarımı çok kıskandım, bide başlık o kadar mı alıyomuş?

Aylak Kedi dedi ki...

ay ay iyice koptum valla phantom ilk yorum şahane ya katılıyorum sevale süper anlatıyosun :D :D -hala gülüyorum-

. dedi ki...

Çok güldüm yyaaa..Şuayiple,seni bir an düşündümm..çok güldüm yaaa..

Phantom of the Cinema dedi ki...

Teşekkür ederim efendim iltifatlarınız için her ikinize de. Ben şımartiyürsünüz (aha bak şımardım).

ebruli günce dedi ki...

Ya Onur ve Seval allah iyiliğinizi versin emi,gülmek ne kelime kahkahalarıma benim bebeler koştu geldi içerden noldu anne diye,
allahta sizi güldürsün...

Bi de o kadar güzel anlatmışsınız ki benimde düşesim geldi yaa :)))

çaylak dedi ki...

Allah iyiliğini versin... çatladım burada:))

SeV@L dedi ki...

Masal ; Düşünme beni Şuayiple lütfen lütfen :)))

Aylak Kedicim; Başlık kısmı o kadar almıyor ama ben sıkıldım. Yazacak başka şey bulamadım :))

Ebruli; İnan düşmek otobüste ağzı açık uyumaktan iyidir :P

Düş sen bak Onur'a adam düşme şampiyonu gibi bişe :)))

SeV@L dedi ki...

Eneee Çaylak :)))

Seni çatlatıp bir ses duymak iyi oldu bea :))))

Leah dedi ki...

Ben hiç ama hiç uyuyamıyorum otobüslerde ya. Zaten kendime zerre güvenim yok kesin horluyorumdur ben. Ağzım açık uyuyomuşum bi de. Resmen çevre kirliliği yaratırım diye tırsıyorum uyumuyorum :D
Bi de Mecidiyeköy Metrobüs'e binmeden önce turnikeler epeycene uzakta ya otobüse binceğimiz yerden. Artık nasıl bi dalgınlığıma geldiyse, otobüsün orta kapılarından birinde binip, çantamdan akbilimi çıkarıp "Şunu bi ön tarafa yollar mısınız" deyip önümdeki adama vermiştim. Adam malak malak bakmış "Siz girişte basmadıysanız nasıl girdiniz buraya" demişti. İETT gençliği olmanın sakıncaları işte. Metrobüse binince nevri dönüyo insanın :D

Defter-i KebiR dedi ki...

Ben ne diyecegimi bilemedim, yorumlarin hepsi bitti hala gülüyorum yaw!!! Yaziyi okuyunca Suayip kisminda kopmustum zaten, sona üstüne Onur'un göbekli dayisi ve havada kaptigi telefon geldi, geldi de geldi ve ben hala gülüyom!!!
Sagolun varolun ayol:DD
Ben uykuya dalmamak icin savasanlardan oluyorum otobüslerde, allaaam o ne tatli bir salincak haline aliyor yer buldun mu, onsan o besik sallantisinda uyumadan edemiyor, benim de agzi acik uyuyanlardan oldugum düsünülürse neden uykuya direndigimm anlasilir. Kafam öne dogru egiliyor ben ayilmaya calisiyorum derken bir bakiyorum son duraga gelmisiz, ben güzel bir uyku cekmisim ama Suayip yok :DD

SeV@L dedi ki...

Leah; ben de ön kapıdan binersem eğer metrobüse niyeyse içimden akbil basma duygusu deli gibi yükseliyor. Son anda durdurdum bir keresinde kendimi. :))

Cansuyu; Sana Şuayip'siz yolculuklar dliyorum ömür boyu :)))