31 Mayıs 2010 Pazartesi

Biraz Mutluluk

Geçtiğimiz hafta koşuşturmaca, hüzün, ayrılık, otogar, gözyaşı, kucaklaşmalar, askerlik anıları, asker anaları arasında geçti. İki kuzenimi bir gün arayla askere yolcu ettik geçen hafta. Araya bir de kızlarla akşam yemeği sığdırdım. Bu kadar yorgunluğun ve hüznün arasında geçen hafta beni çok mutlu eden bir şey de oldu. İnternette tanışıp, beş sene boyunca sadece internet üzerinden konuştuğum bir arkadaşım beni ziyaret geldi.

Aslında İstanbul'a geleceğimden haberim vardı ama hiç arayıp sormayınca bana uğrayamayacağını düşünüp ümidi kesmiştim. Ama öğlen saati birden bire ofisten içeri girince ufak çaplı bir şok geçirdim.

O'nu görmek çok güzeldi. Bir yandan da garipti. Bu kadar seneden sonra ve o kadar çok şey paylaştıktan sonra uzaktan uzağa, birden yakınımda olması inanılmaz geldi. Benim çeneme vurdu şaşkınlığım, o ise durup durup "inanamıyorum hala!" dedi.

O en çok başını ağrıttığım, en çok sızlandığım, bir şeyler paylaşabildiğim nadir insanlardan birisidir.

Çok da zariftir ayrıca, daha önce bana kitap gönderirken kurumuş hanımeli çiçekleri yollamıştı kitabın arasında ama bu kez taa Bornova'dan bana canlı canlı mis gibi hanımeli çiçekleri getirmiş. Çünkü ben bir akasyaları bir de hanımeli çiçeklerini çok severim. Ağzım kulaklarıma geldi mutluluktan. Hediye ettiği kitabında bunda etkisi var tabi. Sanırım beni dünyada en çok sevindirecek hediyeleri tek seferde tutuşturdu elime. Kitap ve hanımeli çiçekleri.

Zor bir haftanın sonunda ilaç gibi bir mutluluk geldi İzmir'den masamın üzerine.

İnternet o kadar da kötü bir şey değil aslında. :)

11 yorum:

Phantom of the Cinema dedi ki...

Ne kadar güzel, ne kadar hoş. Ben de bütün hafta sahildeki dondurmayla dolaştım. Oldumu şimdi bu? Sorarım sana oldu mu? Hadi benim de internetten tanıştığım biri çıkıp gelse. Sahildeki dondurmayı söylerken buluverse beni ha? Ne düşünürdü? Cık cık cık... Hiç aklımdan çıkmıyor...

SeV@L dedi ki...

Ne olurdu biri seni sahildeki dondurmayı söylerken buluverse ? Ne olacak ikinci tekrarında sana eşlik ederdi :)) Karşılıklı oynardınız falan :)

Ben sana Ümit Besen'den "Abi Deme Bana"yı yollayayım birde o bunun acısını alır :)))

Phantom of the Cinema dedi ki...

Bugün bir arkadaşın yanında hem de sahilde söyledim bu şarkıyı istemsizce. En son ayrılırken (arkadaş bu şarkıyı sadece benden dinledi) arkdaş kendisi söylüyordu hisli hisli. Çok bulaşıcı.

Abi deme bana'yı da yolla tamam. Bilal Göregen sevdiğim kız bana abi deyince de dilime dolanmıştı zaten bir zamanlar. Heh tam olur.

SeV@L dedi ki...

:) En sevdiğim kurban tipi.

Şimdi efenim ideal kurban kişisi dinlediği şarkılar diline hemen dolanan cinsten olmalıdır ki gönderdiğiniz absürt şarkıları aklından hiç çıkaramasın olur olmadık her mekanda söylesin. Başka insanların diline de dolasın, bu işkence zincirini ilerletsin. :)

Ben sana yollayım bir kaç şarkı daha :P

Phantom of the Cinema dedi ki...

Yolla yolla, hatta sen bu şarkıları istersen Dile Dolanan Şarkılar adı altında bir albümde topla piyasaya sürelim. İMÇ'de tanıdıklarım var.

SeV@L dedi ki...

:)Te allaammm ya şeytan diyor boğ ismail yk'ya şunu.

Aylak Kedi dedi ki...

darısı başımıza diyor, öpücüklerimi sunuyorum ehieh (yılışığım)

Phantom of the Cinema dedi ki...

hey dostum elinden gelenin en iyisi İsmail Yk mı? daha iyisini bulmalısın. İsmail Yk'ya karşı bağışıklık kazandı bu bünyem.

SeV@L dedi ki...

Aylak Kedicim darısı başımıza dileğine Can-ı gönülden katılıyorum bende :) Sen sınavlarını bitir de Çello Çalan Kedi'ye oturmaya gidelim beraber :)))


Onur; Elimden gelenin en iyisi sahildeki dondurmaydı :) Başarılı da oldu sanki :)

manu dedi ki...

Bende bir yazınsal bekliyorum aylardır gelse bende mutlu olurum herhalde ama işte herkes o kadar cesur değil ki...

SeV@L dedi ki...

O yazınsaldan sonra benden nefret edersin diye korkuyorum :))