11 Eylül 2010 Cumartesi

Tatil ne güzel şeymiş!


fotoğrafı çeken dostuma sevgilerle :) 

Hayatımda en nefret ettiğim şeylerin başında poz vermek gelir. O parmak deklanşöre basıp da o perde kapanıp tekrar açılana kadar geçen süre bana yıl gibi gelir. Sıkılırım, o nedenle de fotoğrafların %90'ında ya dil çıkarmış ya da suratımı garip şekillere sokmuş olurum. Sanırım Emel de o nedenle arkamdan çekmeye karar verdi beni. :) Bu Emel'in tehditleri ile verilmiş bir pozdur. "Doğru dur kafanı kırarım senin!! Dönme gerrriiiee" diye bağırdı bana. ühü.  (aramızda kalsın pek sevdim bu fotoğrafı.zaten ismimi yaz fotoğrafın üstüne diye tutturdu iyice kalkmasın bir tarafları. ) 


Çello Çalan Kedi'nin gölgelerine selam çakarak devam edelim. :)
(iç sesler ; -Gölgem bile şişko lan!, - Yok beaaa üstümdeki gömlekten o boldu ondan öyle, -hey, soul sisterrr,  -bu ojeler hiç yakışmadı bana, -degidi degidi zalimeeeyy zormiysen hiç halim eeyy ) 
(kesinlikle ikinci seçenek ;) )

Kumsalda dolaşmakla yetinmedim, bütün hücrelerim donsa da denize girdim.Özellikle bayramın üçüncü günü soğuğu iç organlarımda bile hissettim. Dalak, böbrek falan ne varsa titredi hepsi. Ama azmettik "ulan küçücük veletler bile şipir şipir suyun içinde biz mi giremiycez beeeaaa!" dedik. Hala titriyorum Allah seni inandırsın.

Esenköy küçücük bir yer bizimde içimizden o küçücük yerden çıkmak gelmedi açıkçası. Tüm zamanları kocaman bir şehirde uzun uzun yollarda geçirince küçük yerler daha güzel geliyor insana.. Gündüz kah deniz kenarında dolaştık, kah denizin dalgalarıyla oynaştık. Akşamları bol bol film izledik. Birbirimizle didiştik. Bol sigara tükettik. Çekirdek çitledik. Çok güldük. Ağlamadan da olmazdı tabi. Ayrıca ayrı ayrı akıllı insanlar olmamıza rağmen bir araya gelince pek bir aptal oluyoruz O'nu farkettik. Ne yapacağımızı bilemediğimiz anlar da oldu arada, biz iki garip arkadaş hiç tatil yapmamışız ki doğru dürüst, tatilde ne yapılır bilmiyoruz. :)

Binbir aksilik de oldu tabi her zamanki gibi. Sahilde mutlu mesut güneşlenirken beni arı soktu mesela. Bu kadar can acıttıklarını unutmuşum. Evde kocaman bir cam kırıldı. Döneceğimiz gün camcıdan çıkarken kayıp düştüm, kolumu ve belimi çarptım merdivenlere şu an ağrıdan ölüyorum. Kankamın da dediği gibi, tatilden sonra bir tatile ihtiyacı olan bir insanım ben. 


dostun gözünde ben...

Aslında bu tatile O'nu üzen aşk acısı vesile oldu. Maksat kafa dağıtmak. Ama başka biri olsaydı yanımda bu kadar eğlenemezdim ki daha önce de eğlenememiştim zaten. Başkası olsa zırlar, ağlar falan kendini de yanındakini de mutsuz ederdi.

15 sene boyunca yan yana olunca, leb demeden leblebinin tarihçesini çıkarıyoruz artık birbirimizin aklından.
 Acaba bu dediğime alınır mı? Acaba sıkılır mı ben bunu istemiyorum desem ? gibi şeyler düşünmüyorum O'nun yanındayken ve ayrıca dırdır edip O'nu deli etmek çok zevkli. Her ne kadar şu an çok üzgün olsa da geçecek. İki gözü iki çeşme ağlarken bile espri yapmasından belli  :)

güzeldi yahu. :)


2 yorum:

guguk kuşu dedi ki...

ayaklarını bekliyorduk ya neyse:D
bunlar daha iyi olmuş.

SeV@L dedi ki...

Ya aslında çektim ayaklarımı da beğenmedim çok çirkinmiş yahu ayaklarım :D sizi de ürkütmek istemedim o yüzden :D

Bunları beğenmene sevindim :)