Üzerinize afiyet benim 20 yaşında bir erkek kardeşim var. Kendisi şu an da olmayan "süper lise"lerin en son mezunlarından. Dört senelik liseyi beş senede, süper liselerin kapatılması yüzünden iki farklı okulda eğitim görerek mezun olma başarısına erişmiş, çok iyi İngilizce bilen, hayatının baharında bir genç.
//Ebeveynlerimin kendisini dünyaya getirme amacının 'Seval bir çocuğun tüm sorumluluğunu almanın nasıl bir şey olduğunu öğrensin de çocuk falan yapmasın ilerde' gibi bir şey olduğunu düşünüyorum. Çok da başarılı oldular amaçlarında. Tabi böyle de söyleyince kardeşini sevmeyen biri gibi gözüküyorum ama aksine Pıncır'dan sonra en çok O'nu seviyorum o evde.:)//
Yıllardır kardeşimin sorumluluğu benim üzerimdedir, okulda "veli" ibaresinin karşısında bile benim adım yazar.Velisi olduğum bu gencin şu sıralar üniversiteye girme derdi ile boğuşmaktayım. E tabi malumunuz şahane eğitim sistemimiz sayesinde dershanelere bir miktar para ödemeden öğrencilerin üniversiteye girmeleri imkansız gibi bir şey.
Bir süredir dershanelerle görüşüyorum, bilgi ve fiyat alıyorum ama duyduğum fiyatlar neticesinde dudağım uçukladı demek az kalıyor. Beynim uçukladı. Bir muhasebeci olmama rağmen rakamların ne anlama geldiğini falan unuttum resmen.
Hadi fiyat meselesini geçtim. "Hangi dershane daha iyidir?" derdine düştüm. Lisenin son senesinde gittiği dershanenin hocalarına küfürler savuruyor şimdi bizimkisi. "Nasıl emin olacağım iyi bir eğitim verdiklerinden?" diye düşünmeye başladım. İşin kötüsü her zamanki gibi yine bir yol göstericim yok. Yine deneme - yamulma yöntemi ile bulmak zorundayım.
Sonra dedim ki; Ulan bu çocuk da , ben de ve daha binlerce çocuk da 8 sene ilköğretim, 4 sene de lise eğitimi olmak üzere tam 12 sene eğitim görüyorlar. 12 sene yahu! 12 sene! ne okuyoruz biz arkadaş o 12 senede? Hadi ben meslek lisesi mezunuydum, benim derslerim meslek dersleri ağırlıklıydı. Peki o kadar düz lise mezunu insan niye bir üniversiteye giremiyor dershaneye gitmeden? Bir çocuğu eğitmek için elinde tam 12 sene varken devletin, niye sadece 1 - 2 senelik neydüğü belirsiz kişiler tarafından verilen dershane eğitimine muhtaç oluyoruz ? Niye?
Aaaa tabi bu arada dershaneye sadece lisede değil ilkokul üçüncü sınıfta falan başlanıyor artık.
Peki niye okullar var? Neden? Kalksın okullar dershanelere bayılalım paraları çocuklar da bir üniversiteye girebilsin.
Tabi sonra da sanki üniversiteye gitse değişik bir şey olacak düşüncesinde boğuldum. Belki hiç istemediği bir bölümde okuyacak, sonrasında işsizlik, mutsuz bir iş hayatı, ya da çok severek okuyacak, eğitiminin çok dışında bir iş yapmaya başlayacak. Eninde sonunda mutsuzluk olacak sonra dönecek diyecek ki; "heh! okudum da ne oldu. Çok istediniz okumamı başınız göğe erdi mi? Okumadan da mutsuz bir hayata sahip olabilirdim"
Belki bunlar olmaz iyi bir geleceği olur diyerek vazgeçiyorum bu düşüncelerden.
Bir gelecek.... Bir gelecek.... Gelecek.... Türkiye... Bugün... Yarın...
İyi bir gelecek çok zor aslında. İyi bir geleceğe kimlerin kavuştuğunu biliyoruz bu ülkede: Cemaatçiler.
Bir ara dedim ki; tüm düşüncelerimi, tüm fikirlerimi hiçe sayıp gidip şu cemaatin dershanesine yazdırayım bu çocuğu. En azından bir geleceği olur. Belki bizim gibi sürünmez. Görüyoruz çünkü gözlerimizin önünde capcanlı örnekleri var. Biz özel sektörde tutunacağız, üç beş kuruşa geçinmeye çalışacağız, kıçımızı kollayacağız diye uğraşırken, cemaat sektöründe kıç yaya yaya yaşıyorlar.
O kadar ümidimi kaybetmiş durumdayım ki bu ülkede bir geleceğe dair. Bu konuda kendimi ikna ettim ve kardeşime de dedim "seni .... dershanesine yazdıracağım." Kardeşim "sen sanırım onların cemaatin olduğunu unuttun galiba ben gitmem onların dershanesine" diyince, "Allah'ım sana şükürler olsun" diyerek derin bir nefes aldım. Çünkü eğer 'farketmez, olur' falan deseydi ben şimdi onlarla görüşmeye gidecektim.
(Şimdi "ne yapıyor o adamlar hem çocukları eğitiyorlar, hem dinlerini öğretiyorlar kötü bir şey mi yapıyorlar" diyen olabilir.Diyorlar çünkü biliyorum. Biz dinin insanlara baskı, korku aracı olmasını yanlış buluyoruz. Dindarlık zorlamayla olmaz, biz dinimizi istediğimiz gibi yaşarız. Hesap vereceğimiz kişi de hiç bir insan evladı değildir. )
Çok karışık aklım, kabul edemiyorum hani derler ya kanıma dokunuyor, işte aynen öyle oluyor. . Yıllarca eğitim, bir sürü eğitimci, o kadar kitap hiç mi bir şey öğretmiyor bu gençlere? Dershaneler varsın olsun ama onlar olmadan da önlerindeki sınavları başarıyla geçebilecek kadar iyi bir eğitim alsın bu çocuklar.
Zaten sınavlar ayrı bir saçmalık. Gençler şimdi dünyadan habersiz! Gençler hiç kitap okumuyor! Gençler bu ülkede olanlara duyarsız! Genler Cumhurbaşkanını bile tanımıyor! diyorlar ya hani.
Demesinler. Çocuklar ana-babalarını tanımıyorlar artık hayatları sadece sınav ki bu sınav derdi 30 yaşına da gelsen bitmiyor bazen.
Beynim sinirden dışarı fırlayacak gibi oluyor düşününce. İnsan değil, her şeye "he" diyen koyunlar yetişmesine çalışılıyor yıllardır.
Çok da başarılılar maşallah!!
"he" diyorum bende "he!"
Bir milyon dolar on adet jipe verilirken, devlet okulların kendilerini döndürebilmek için haraç keser gibi velilerden bağış toplamak zorunda oluşuna "he!" diyorum.
Eğitim sistemi yerlerde sürünürken ben görmedim, duymadım, bilmiyorum diye üç maymunu oynayan bakanlara "he!" diyorum.
O bakanlara tapar gibi bakanlara da "he!" diyorum.
Dünyaya, tüm olaylara at gözlükleriyle bakanlara da "he!" diyorum.
Açlık sınırı üçbin liraya dayanmışken beşyüz liralık asgari ücret de "he!" diyorum.
Devletin uçağıyla gezmelere gidenlere de "he!" diyorum.
Toprağı karış karış satanlara da "he!" diyorum.
he anam heee!
4 yorum:
yaramı deştin.
Sen de mi Brütüs?
Her çocuk sahibi bu konuda mutlaka yaralanacak sanırım.
En iyisi erkek çocukları oto tamirciye, berbere çırak vermek. Kızları da kuran kursuna gönderip, nakış işlemeyi öğretmek.
iyi fikir :D
giderek daha da kötü oluyor eğitim sistemi. ne kadar az eğitim o kadar çok he diyen halk mantığının sonucu bu sistem.
Yorum Gönder