13 Mayıs 2010 Perşembe
"Üşenmek" Ne Garip Kelime
Son on beş gün içerisinde, on beş tane yazıyı taslak olarak kaydetmişim.Yazıp sildiklerimin haddi hesabı yok. Belki bu yazının da kaderi de aynı olacak. On beşinci satıra gelince fikrim tamamen değişebilir. Çünkü ben gerçekten hissettiklerimi paylaşmayı pek sevmiyorum. Çünkü sorunlar, soruları getiriyor. Sorulara cevap gerekiyor. Cevaplar derinlerde oluyor. Ben kimsenin oraya inmesini istemiyorum.
Aslında kafamın içi kurum dolu bir soba borusu gibi. Tam da mevsimi soba kaldırmanın, boruların kurumunu döküp temizledikten sonra sarıp sarmalayıp bir kenara kaldırmanın. Keşke insan beyni de zaman zaman çıkarılıp, yıkanan, sonra sarılıp sarmalanıp, güvenli bir köşede bir süreliğine bırakabileceğimiz bir şey olsa. Takma diş gibi mesela akşamdan çıkarıp bir bardak suya koysak, sonra sabah taksak yerine ferah ferah.
Ayaklarına bağlı taşlarla katetmek zorunda olduğun mesafeler, dudaklarının kenarlarına asılmış ağırlıklara rağmen gülümsemek zorunda olduğun insanlar, zincire bağlı kollarınla taşımak zorunda olduğun yükler ve kurumdan kapkara olmuş bir beyinle düşünmek ve halletmek zorunda oldukların. Kırık dökük bir ruhun son kırıntılarıyla kurtarmaya çalıştığın başka ruhlar... Zor işler arkadaş bunlar.
Eskiden hayaller kurtarırdı beni. Ne zaman boğulacak gibi olsam kendimi köydeki elma bahçesinde en kusursuz elmayı ararken düşünürdüm ya da orta odada, camın kenarında oturmuş kitap okurken. Ormanın içinde yarı korku yarı keşfetmenin zevkiyle dolaşırken. O cılız çayda minik balıkları ellerimle yakalamaya çalışırken...
Ama şimdi hayal kurmuyorum. Kuramıyorum. Aslında kurmaktan kaçıyorum. Gelecek için planlar yapmayı da geçmişte bıraktım. Kendimi akışa bırakmış durumdayım. Hiç yapmadığım bir şeyi yapıyorum, hep kontrolü elimde tutmuşumdur aslında, mutlaka liderliği ele geçirmişimdir her seferinde ama şimdi... Şimdi hiç bir şey umurumda değil. Bir yandan bu umursamazlığıma kızıyorum. Böyle bir insan haline geldiğim için kendimden nefret ediyorum. Diğer yandan bu atalet haline bayılıyorum.
Sonsuza kadar kalabilirim burada.
Mesela sevmediğim bir şarkı rast geliyor müzik listesinde onu bile değiştirmeye üşenip dinliyorum. Haklı olduğum bir konu da bile tartışmayı istemiyorum "he" deyip geçiyorum. Kalbimi çok kırsa da bazen söylenen sözler kendi kendime yollarda ağlayıp susuyorum. Artık uğraşmıyorum mesela kimseyle.
Bir kaç sene önce boğaz köprüsü üzerinde trafik sıkıştı, arka koltukta tek başına oturan bendeniz, arabanın kapısını açtım, tam çıkacakken bir şey tuttu beni. O gün bazı şeylerin toplamı olan ve beni tutan o bir şey, bugün olsa tutmaz beni. (Aman yarabbi çok acıklı len.)
Zaten şimdi ölmeyi istediğimi söyleyemem. Neticede hayat o kadar da fena bir şey değil. Burada tembellik etmek varken şimdi gidip zebanilerle uğraşamam. Ona da üşeniyorum.
Ve "üşenmek" ne garip kelime. Bir kaç kere söylemeye bile üşeniyor insan. Örümcek ağı gibi sarıp sarmalıyor, minik bir sinek gibi hemen vazgeçiyorsun çabalamaktan.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
5 yorum:
yazardım da bir sürü şey üşendim,vazgeçtim,sen de cevaplamaya üşenme diye :))
tanıtıcı reklama pati attım :)))
daha öncede gördüğüm kedilerine birdaha hayran kaldım...
zekaimin en kısa zamanda, tek ve boy boy fotoğraflarını eklersen memnun olurum...
Hayal kuramamak kötü. Gelecekle ilgili plan yapmamak neyse de hayal kuramamak kötü.
Tabii neden hayal kurmadığını bilemediğim için pek bir şey diyemem.
Anlayamıyorum belki de yani, bir insan hayal kuramadan nasıl yaşar ki. Misal şu anda bu yorumu, Hawaii'de deniz kenarında şemsiyenin altından yazıyorum sana :P
eheheh patrick resmi bence en güzel özetidir üşenmenin
üşenmekte güzel,..bazen..
Üşenmekte ne ola ki?
Ahada damarıma bastın ben sana dedim şu belgeseli izle diye.Belgesel diyince arkana bakmadan kaçtığın için mevzuya vakıf olamadın.Ayrıca kendinden büyük lokmaların peşinde koşmalısın ki aslında onların o kadarda büyük olmadığını anlayabilmek için.
Üşenmek kötüdür kadın nesli ne de güzel anlaşıyorsunuz...Her şeyi devletten beklemeyin....
Şimdi ben onu demiyordum diye bir ukelalık yapma ışık tuttum gölgendekilerden bahsediyorum...
Yorum Gönder