27 Aralık 2012 Perşembe

2011'i de Sevmemiştim Aslında

Dün gece yeni bir diziye başlayıp, sonrasında ard arda üç bölüm izleyip beynimi pelteye dönüştürdükten sonra yatakta sırt üstü uzandım. İçimden dua etmek geldi. Herşeyin hayırlısını ve bir türlü sahip olamadığım cesareti diledim.

Sonra da yılın son günlerini yaşarken, bu senenin nasıl geçtiğini düşündüm. 

2011 yılının sonlarına doğru psikolojimin bozukluğu iyice tavan yapmıştı. Geçen sene bu günlerde acaba kendimi hangi yolla öldürsem diye düşünüyordum.

Kendimi asabilirdim ama annemin beni o halde bulmasını istemezdim. Bilek kesme hiç işine girmiyorum o daha korkunç. En temizi ilaç diye karar verip çantamda ilaçlar biriktirmeye başladım. Bir gün bile belirledim. 2012'nin hemen başında gidecektim diğer tarafa. Ama sonra Emel'in tam zamanında müdahelesi sayesinde fikrin çok saçma olduğunu anladım. Böyle saçma sapan hallerde Ocak ayını sarhoş gibi geçirdim.

Şubat ayının başında elim bir kaza sonucu sağ bacağım ve sağ ayağımı yaktım.Tam bir ay boyunca aralıksız acı çektim. Bacağımda ve ayağımda kalan yanık izleri de cabası oldu tabi bir de çektiğim acıları hafifletmek adına ağabeyimin aldığı fotoğraf makinesi var. Kaza Cuma günü olmuştu ve ben o haftayı 2. el fotoğraf makinelerine bakarak geçirmiştim. (bir şeyi çok istersen oluyor mu acaba hakikaten? ama bir bedel ödemek gerek yine de benimki bir ay acı çekmek oldu ki kolay olsa şaşırırdım :) )

Mart, Nisan ağabeyimin söz-nişan koşturmacaları ile ve kendime dair saçma sapan kaygılarla geçti.

Mayıs ayında dertlerimin en azından birinden kurtulayım dedim kilo vermeye karar verdim ve uzunca bir zamandır hiç bir işte azmetmemiş, koyvermiş biri olarak hala inanamadığım bir şekilde 4 - 5 ayda tam 15 kilo verdim.Bu benim için büyük bir başarı. Ve 2005'ten bu yana ilk kez bir başarı elde ettim. Ki "Maymun iştahlı" denilen insanın yer yüzündeki en iyi temsilcisi benim.

Haziran, Temmuz aylarında zombiye döndüm. Yaz mevsimi ile aram hiç bir zaman iyi olmadı. Bir de üstüne kuzenim binde bir görülen bir hastalıkla tıp kitaplarına girecek kadar ölümün ucuna gitti, geldi. Ben dizi izledim, zombi öldürdüm. Oyun bağımlısı ergen erkek çocuğuna döndüm.

Ağustos ayını yine sinir krizleriyle geçirdim. Yine diyorum önceki sene de aynısı olmuştu. Çok ciddi kararlar aldım ve bil bakalım ne yaptım ? Tabi ki uygulayacak cesareti bulamadım. Çünkü ben sadece kendimden sorumlu değilim. Hiç bir zaman olmadım. Başkaları için yaşayınca insan kendisi için cesaret gösteremiyor.

Eylül ayında bir haftalık bir tatil yaptım. Sanırım yine yıllar yıllar sonra kendim için bir şey yapmış oldum. Kafam yine bir dünyaydı, içim yine içimi kemirdi ama en sevdiğim insanla şahane zaman geçirdim. Erkenden emeklilik provası gibi bir tatildi ama bana göre güzeldi.

Kasım ayında ağabeyimi evden yolladık. Düğün telaşı derken geçti gitti. Bu arada ısrarlara dayanamadım yeniden açıköğretime kayıt yaptırıp artık tüm eğitim sistemi 4 4 4 olmuşken ben de üniversiteyi dörde tamamlayayım dedim.

Aralık ayı da ders çalışarak, kararlar vererek, uygulayacak cesareti bulamayarak, mutsuz, tatsız, tuzsuz geçiyor hatta geçti bile diyebiliriz.

Yeni yıl, ardından hemen yeni yaş, çok korkunç artık yaşlanıyorum. Uzunca zamandır yeni yıldan, aslına bakarsan kendimden bile bir şey beklemiyorum. Aksini söylediysem emin ol ki yalan.

Bir den aklıma simli, karlı ev manzaralı yeni yıl kartları geldi.


1 yorum:

Sadece C. dedi ki...

Sen ne dersen de, bana çok yoğun bir sene olmuş gibi geldi.. "Kır dizini otur" senelerinden yine de iyidir sanki? Bilemedim, bu sene daha iyi (ve cesaretli) geçsin inşallah!