8 Haziran 2012 Cuma

İstanbul'da okul servislerinin trafikten çekilip, yerlerini şehirler arası otobüslere bıraktığı günler.

Benimse gitmelere özendiğim, ama hep kaldığım, canımın sallama çay ile topkek çektiği günler. Ben ki yolculuklardan, yeni yerlerden pek hoşlanmam. Hep bir şey eksik gibidir. Çünkü hep en ihtiyacım olan şeyleri evde unutmuşumdur. Romantik bir yanı yok yani sadece savruk ve unutkanım.

İşte her ne olursa olsun arada sırada gidesi geliyor insanın. Bir yandan da gidemeyeceğini biliyor ya o insan işte o zaman çok acıtıyor.

Saçma sapan geçiyor günler. Sanki hiç bitmeyecekmiş gibi. Bir yandan da hiç bitmeyeceğini biliyor ya o insan...

Bu sene doğum günümde gerçekleştirmek için çok radikal bir karar almıştım, sonra da cesaret edemeyip vazgeçmiştim. Şimdi düşünüyorum da o kararı gerçekleştirmek aslında bugün burada olmaktan daha zor değildi.

Olanlara ve olacaklara katlanmak. Şimdi düşünüyorum da hayatı keşkelerden ibaret olan bir aptalım ben.

Hayat çok garip inanın, hani vapurlar falan...
***
Cumartesi akşamından beri midem ağrıyor ve midem ağrıdıkça dedemi anımsıyorum. Ağrısı azdıkça mevsimlerden kış ise sobanın ya da yaz ise ocağın üzerinde ısıtıp midesine koyduğu taş nerededir şimdi diye düşünüyorum. Keşke ben o taş olabilseydim diyorum. Son zamanlarında O'na daha yakın... Artık gittiğine üzülmüyorum. Kalsaydı eğer burada çok kavga ederdik eminim. Bu kadar çok sevmezdim O'nu. Giydiklerime, ojelerime karışır dururdu eminim.

Ojeler dedim de bugünküleri Baykuş kesin çok sever. Parlak parlak çok şahane.

***
Bugün Beirut dinleyelim. Paa rap pap pam paa rap pap paammm


Bu arada Beirut canlı canlı dinlemeden ölmesem dediğim gruplardan birisidir. Şahanedir. Ve 21 Eylül'de İstanbul'dadır. Ben kesin gidemem orası ayrı mesele.


3 yorum:

geveze baykuş dedi ki...

ne renk kıs?

SeV@L dedi ki...

akşamları üzerime yayılan ataletten kurtulabilirsem resimli anlatım yapıcam sana :)))

geveze baykuş dedi ki...

hadi bakalım :)