Kötü bir hafta geçirmişim ama bir yandan da senelerdir şehr-i İstanbul'da hiç olmayan şey olmuş en sevdiğim doğa olayı yaşanmış kar yağmış, hava buz gibi. Her yer bembeyaz olmuş çıkıp kartopu oynamışız çocuklar gibi şenmişiz. Acayip bir mutluluk var üzerimde.
Neyse efendim haftanın sonu gelmiş biraz buruk biraz hafta sonu sevinci ile iş yerinden çıkmışım kafamda binbir planla evin yolunu tutmuşum. Hafta sonu çıkıp dolaşacakmışım, yok efendim kızçelere kitap alacakmışım, kendime kitaplar alıp onlara dalacakmışım, hatta bir ufak rakı kapıp arkadaşın kapısını çalacakmışım falan filan..
Erimeye yüztutan karları tekmeleye tekmeleye gelmişim eve nasıl mesudum anlatamam.
Eve girmişim sigaramı yakmışım hop kardeş demesin mi "harçların son günüymüş bugün" heh işte fazla huzurun sonu bu ben dellendim tabi gitti bütün emekler. Neyse araştırdım baktım bir çözüm yolu buldum sanki.
Evin annesi de yok bu arada evde. Bir yandan harç yatırılacak mı telaşı bir yandan yemek hazırlama telaşı derken benim şiraze bir kaydı tabi. Ama çok şükür atlattık hepsini yemeği hazırladık, harç parasını yatırdık(Allah internet bankacılığını bulandan razı olsun efenim.) "E artık bir çay içeriz" dedim.
Evin sülale boyu çaydanlığını koydum ocağa ki haketten devasa bir çaydanlık, üstüne de koydum bolca çay bir de kattım bergamot aromalı çaydan şöyle bir yıkadım oturttum üstüne ohhh misss... Efenim beklerken de aldım elime şişlerimi, annemin yeleğini giydim girdim babaanne moduma nasıl huzurluyum nasıl huzurluyum anlatamam. Çayı demleyip arayacağım annemi "dayımları da kap gel çay içek" diyeceğim muhabbet, sohbet neşeme neşe katacağım.
Örgümü ördüm biraz, babamla dizi kritiği yaptım falan dedim su kaynamıştır demleyeyim çayı içeriz sıcak sıcak dedim ve olaylar gelişti efenim.
Fazla huzurdan olsa gerek çayı demlerken sen elim ayağım dolaş, koca bir çaydanlık fokkur fokkur kaynayan suyu sağ tarafımdan aşağıya dök. Arkadaş yok böyle bir acı.
Kardeşim koştu da soğuk suyun altına attı beni hemen yoksa ben hala acı içinde tepiniyordum. Neyse soğuk suyun altında kaldım bir süre sonra buzlukta ne varsa artık etti, tavuktu hepsini ellerime bacağıma koydum ama kardeşim benden beter oldu. Acıma mı yanayım onu mu sakinleştireyim ne bok yiyeyim bilemedim. Kardeşim, kuzenim, babam onları bırak Pıncır, herkes gözümün içine bakıyor.
Hastaneye gidelim diyorlar yok diyorum dayanırım ben. (Lanet olsun yüksek acı eşiğine gitsene arkadaş hastaneye. Apandisitte de böyle yaptım 16 saat o ağrı çekilir mi? Cücük kadar apandisit öldürüyordu az kalsın) Telefon ettiler sağa sola ne yapalım ne edelim diye ki hiç birimiz böyle bir durumda ne yapılır en ufak bir fikrimiz yok. Neyse annem geldi doktora gidelim dedi yok dedim tabi ben yine dışarıdan kar getirdiler ayağı soktuk karın içine, bacağa döşedik karları takıldım ben öyle bir iki saat. Bir sigara içtim falan.
Ama o bir saatte ayağımı hiç kardan dışarı çıkarmadım. Çünkü çıkarınca acıdan kıvranıyorum. Sonra hala insanı geldi dedi ki 'kızım donacak ayağın çıkart' dedim ki 'hala çok canım acıyo çıkarınca' dedi ki 'olsun kızım çıkart' çıkarttım bende.
Çıkartmaz olaydım. Hakikaten ayağım donmuş sıcak su yanığının üzerine olmuş mu sana bir de soğuk yanığı. Dedim parmaklarım şimdi parmaklarım düşecek. Acıdan kan beynime sıçradı resmen. Dayanamadılar halime ben hala geçer geçer diyordum ki beni dinlemediler sonra bir baktım en yakın hastanenin acil servisindeyim.
Alkolle yıkandım, kremlere bulandım, kıçımdan da bir iğne yedim, o kadar acının arasında doktorla asistanla bi ton geyik çevirdim, geldim eve ki kafa bir milyon. Şahane bir Cuma akşamı oldu yani.
Şimdi sağ bacağımın üst kısmı, düşen çaydanlığı tutmak gibi akıllıca bir hareket yaptığım için ellerim, alt bacağımda bir kısım ve sağ ayağım iğrenç durumda kıpkırmızı baloncuklu maloncuklu bir de sızım sızım sızlıyor. Başucumda silverdin ve hamili bir takım kremler sürünüp sürünüp duruyorum. Millet hafta sonu başucu kitaplarına gömülür ben kreme gömüldüm. Bir de 400 gr arkadaş süründükçe süresi geliyor insanın.
Ev desen ziyaretçi doldu. Meyve suyu, çubuk kraker falan getirenler bile olmuş. Şok yaşıyorum resmen. Ne boktan hafta sonu bu arkadaş.
Umarım bir yerlerde insanlar daha güzel hafta sonları geçiriyorlardır. :(
Aman ya banane milletin hafta sonundan çok şükür daha kötü bir şey olmadı. Harç parasını yatıramasaydık o zaman daha da kötü olacaktı mesela o yüzden yandığım için şanslı bile sayabilirim kendimi o derece.
Bu bilgisayarında t harfi zor basıyor zaten sinir oldum amma çok t kullanıyormuşuz arkadaş. İşte insan değerini böyle kaybedince anlıyor. Yoksa t dersin pehh harf mi o dersin. Uzaktan tanıdığın ama otobüste görüp selam bile vermediğin insan muamelesi yaparsın ama o da bir harf lazım yani kırmamak lazım. O yüzden bu yazımı T harfine adıyorum.
Öfff iyice cozuttum. Ama meyve suyu yaaa meyve suyu getirmişler. Kolonya da getirselerdi bari.
14 yorum:
Amannn canım geçmiş olsun,çok üzüldüm yaa.
Bir de meyve suyu getirilir ki,çubuk kraker daha bir acayip geldi bana.
Geçmiş olsun cicim benim kız da bir bardak sıcak çay döktü bacağına kahvaltıda geçen gün ama seninki kadar kötü olmadı tabi buz ve soğuk suyla hallettik üstüne bir de bolca silverdin...
süt de getirilir aslıda hastaya süt getiren olmamış mı? :))
Canıııım, Sevaliiiim, çok geçmiş olsun kuzum benim. Kıyamam ki ben sana, seni lazların çay sevdasına kurban veriyormuşuz az kaldı =( Şefkatle öperim al yanaklarından, iyi bak kendine, cilde, yaraya ne iyi geliyorsa ye iç, bol bol vitamin vs. artık büyükler ne derse ondan... Kocaman sevom seni!
Canlarım ciğerlerim çok teşekkür ederim geçmiş olsun dilekleri için :)
Yanması ayrı dert iyileşme süreci ayrı dertmiş şu günlerde pek acılıyım :/
10 numarayı çıkartıyorum hemen bebeeem unutmuşum senin aşkın olduğunu :))
buldum lan seni. kaçma gel buraya. olum ben kaç defa senin profilini tıklayıp pıkladım açılmadı bu sayfa. şimdi çay &simit'den link aldım da girdim. kedin geldi. kırmızı çizmelerini bıraktı evde, çizmesiz geldi. git çay koy gel hemen.
ayrıca sana robot olmadığımı kanıtladığıma da inanamıyoreeee...
ayağımın tozuyla bir de mim bıraktım sana...
Bi de tekme atsaydın çaydanlığa sol ayağınla. Onu da kırsaydın tarak kemiğinden, tam olsaydı.
Çaydanlık yere düşmedi ki havada yakaladım düşmesine izin versem hiç olmayacak bunlar :)
Şimdi sahne şu: Çaydanlık havada süzülmeye başlar, sular dökülür sağ ayağının tam üstüne, kaynar suyun deriye teması anında sen havada yakalarsın çaydanlığı. Ellerin yanar, ayağın haşlanır ve can havli ile çaydanlığı fırlatırsın. Fırlatılan çaydanlık iki ters, bir düz parende atarak "yere doğru bir süre paralel giderken" sen, ünlü pelevari röveşataya kalkar, şutu geçirirsin.:P
Çaydanlığın ağzını burnunu kırarım :)
laaaan! nooluyo orda kadınnnnn! bensizlik seni ne kötü çarpmış yauv, çok geçmiş olsun.
Çarptı tabi Baykuş'um ulan senin gibi kadının yokluğu çarpmaz mı adamı :)
Geçmiş olamadı hala da maalesef ama idare ediyoruz işte :(
Yorum Gönder