15 Nisan 2011 Cuma

Yurtdışından hangi program formatını alsak diyen televizyoncuya öneri;

Televizyon yapımcıları yurtdışından Amerikan Idol formatı yerine Later With Jools Holland programının formatını kopyalasalardı bugün harbiden müzik yapan insanların, grupların varlığından bir haber yaşamazdık. Kendi dilimizde, kendi müziğimizle avuturduk kendimizi belki. Elin gavuruyla ne uğraştırıyorsunuz bizi bilmem ki.

Milyonlarca liralar harcandı o prodüksiyonlar için, her hafta binlerce insan yarışmacılara oy göndermek için cep telefonu faturalarını kabarttı. Her hafta Bülent Abla'yı televizyonda görmek zorunda kaldık -ki bu benim için çok zor bir durum ciddi ciddi korkuyorum ben o kadından yahu. Sonradan aklıma geldi Mecidiyeköy'de dev bir binada dev bir afişi vardı o da korkunçtu bak- Armağan Çağlayan diye bir adam girdi hayatımıza. İnsanlar birbirlerini aşağıladı, birbirlerine bağırdı çağırdı. Peki elimizde ne kaldı? Müzik dünyasına ne kazandırdık.

Yapılan bir çok Popstar yarışmasından aklımda kalan tek isim Bayhan. Niye diyecek olursanız kendisine ultra ultra gıcık olmam ve bunu bilen bir çok muzır arkadaşımın gecenin bir vakti bile arayıp Bayhan dinletmesi. Beni gören herkesin onun gibi şarkı söylemeye başlaması falan...  Yarışma bitip de popülerliği sona erene kadar kabus dolu günler geçirdim. Allah'tan yarışma finalinin ertesinde kimse onları hatırlamıyor.

Neyse efenim...

Demem o ki Jools Holland'ın programı gibi bir program olsa televizyonda ve işi "müzik" olan adamlar çıksalar, her biri müziğin farklı bir yönünü keşfettirse bize bir iki parça dinlesek. Müzik üzerine kısa muhabbetler edilse, cıvıklaşmadan gitse ve bir hadi bilemedin bir buçuk saat sonra bitse program olmaz mı?

İlla cıvıklaşıp rezillikler mi yapılmak zorunda televizyonda? Müzik programı denilince çirkin abiye elbiseler giymiş kadın solistli, konuşmayı beceremeyen arabesk şarkıcıları olan, bir önceki türküde ağlanıp hemen ardından gelen türküde göbek atılan bir program mı olmalı? Böyle devam ederse Şener Şen'in Çıplak Adam filminde yaptığı gibi camdan dışarı fırtalatacağım televizyonu, sonra babam beni öldürecek bu çile bitecek.

Televizyon yapımcıları daha iyisini yapana kadar en iyisi bu diyerek sizi İzzet Yıldızhan Show'dan bir parçayla baş başa bırakıyorum.

Yok lan!

Later With Jools Holland programındaki canlı performansıyla Beirut grubu, Sunday Smile şarkısını bizim için çalıp, söylüyor. Bizde öpüyoruz Zach'ı .




Elin Amarıkalısı Balkan müziğinin dibine vuruyor biz burada bir şarkıda üç saniye akordeon sesi duyunca mutlu oluyoruz ya o da ayrı mesele bak...

7 yorum:

AVRAM dedi ki...

Peki tüm bunları izlemek zorunda mısın? İzlemezsin o kutudaki görüntüleri olur biter. Dert etmezsin, umursamazsın daha da güzeli ne biliyor musun? Bayhan ismi senin için sadece bir erkek ismidir. Hatta sadece itici geldiği için sevmediğin bir isim olarak kalır. Tek korkun, olur a birisi çıkarsa karşına isminin Bayhan olması olur sadece.:)))
İzleme kardeşim...rahat et benim gibi.Umurun olmasın o saçmalıklar. (Tamam Behzat'ı izliyorum ama sinir olarak değil ayıla bayıla izliyorum.Başka da bir mok izlemiyorum.)

SeV@L dedi ki...

Ustacim bende oturup onlari izlemiyorum elbette ama bir şekilde maruz kalıyoruz ister istemez. ben sadece haftada bir aksam tv karşısına oturup gobegimi kaşıya kaşıya izleyeceğim bir program olsun istiyorum. Hani televizyon kırk yılda bir işe yarasın diye :) cok şey mi istiyorum :)

AVRAM dedi ki...

Anaaamm malzemeye bak:))))
Senin göbeğin mi var??? Bu yaşta hem de???? E sen tabii evde kalırsın...Git yürü biraz, erit...Ayıp ayıp...

SeV@L dedi ki...

vallaha cok kötüsün usta :) aramızda kalsın bu durum çaktırma :)

ebruli günce dedi ki...

:D bakma sevalim sen ustaya...

AVRAM dedi ki...

Ben anlamam...Göbeğimi kaşıyorum diyen o.Dua etsin, çızgılı pijama da giyior musun diye sormadığıma.:)))

manu dedi ki...

İyiden iyiye müziğe verdin kendini yavrum.Darısı başımıza: )