10 Kasım 2010 Çarşamba

bigün,bugün, o gün, ben, sen, o


* Kurabiye yapmış olsa annem (hani Emel'le her bir araya geldiğimiz de yapmaya çalıştığımız ve hiç bir zaman beceremediği, dünyanın en kolay kurabiyesi)... Un kurabiyesi. Çay kokusu sarmış olsa evi. Bir fincan çay alsam (porselen olmalı mutlaka fincan). Uzatsam ayaklarımı, üzerime bir battaniye alsam, battaniyenin bonusu kedidir bizim evde. Bir kaç kedi, bir fincan çay, un kurabiyesi, müzik (sakin ve huzurlusundan) bolca insansızlık istiyorum. Bir gün sadece bir gün insansız bir hayat istiyorum. Kitap okurum belki. Tol var elimde şimdilerde. Zargana ve Piç yolda... Film izlerim ya da Modigliani beni bekliyor mesela.

Kalabalık sokaklar, kalabalık evler, kalabalık sofralar, kalabalık sınıflar, kalabalık otobüslerden sonra sadece biraz yalnızlık istiyorum. Durmak istiyorum. Kimseden bıktığımdan değil. Kimseye kızdığımdan değil. Sadece ve sadece keyif için. Peki bu bayram tatilinde yapar mıyım ben bunu? Yüzdebinmilyonyüz yaparım bence.


* Porselen fincan dedim de gittiğim yerlerde fincanla geliyor ya çayım. o evlerde benim için alınmış bir fincan mutlaka oluyor ya. işte bunu seviyorum. :) 




* Okuldan bir arkadaşımız daha evleniyor. Kendisini buradan teprik edip, nanik yapıyorum.

* Bir de sigara istiyorum da paketi evde unutmuşum. (ne biçim tiryakiyim lan ben) Bakkala gitmeye de üşeniyorum.


* Bugün Guinnes rekorlar kitabına "dünyanın en iğrenç saçları" başlığının altına adımı kaydettirebilirim. İddaalıyım bu konuda.

* Ben Serkan Altuniğne'den bir istekte bulunmak istiyorum. "Adım Adım Kılavuzları"na 10 Adımda Eve Dadanan Komşu Çocuğundan Nasıl Kurtulunur? diye bir adım adım klavuzu yapsın istiyorum. Bakayım, öğreneyim komşu çocuğu katili olmadan bu felaketten kurtulayım istiyorum.


* ...Sen olur musun bu mucize? Bana biraz yaşama sevinci verir misin? Hııı? Sana soruyorum!!

* Olmaz. Eminim olmaz. Olacak olsa olurdu şimdiye kadar di mi?


* Hadi bana eyvallah.

(günün anlam ve öneminden bahsetmemiş olmam, günün anlam ve öneminden habersiz olduğum anlamına gelmez. ) 

3 yorum:

Kırmızı Çizmeli Kedi dedi ki...

Piç'i bir adım öne al derim...

Film izleyeceksen de içinde sarı yapraklarla dolu bir orman, hadi onu bulamadık bir park sahnesi olsun mutlaka. Porselen fincan, battaniye, kedi konseptini bozmaz hem.

Ya nolur benimkiler kışın evlenmesinler. O kıyafetlerle arabadan inip düğünün/nikahın olduğu yere girene kadar totom donuyor.

Hımm ben mucize olurdum ama kumaşım belli... Benden iyi dert ortağı olur ama mucize çıkmaz maalesef.

SeV@L dedi ki...

İki kitap arasında kalmıştım açıkcası böyle bir mucize bekliyordum biri çıkıp bana önce hangisi okumam gerektiği konusunda bir fikir verse diyordum. :) En son elimdeki kitap bitsin de basım tarihine göre okurum artık dedim. Teşekkürler önerin için.

E sen başlamışken film de önerirsin şimdi :))

Arkadaşlara gelince benimkiler yazın da evlenmesin istiyorum düğün sevmiyorum ben :))

Oldun canım mucize başta dediğim gibi :))

Kırmızı Çizmeli Kedi dedi ki...

Hımm film... Tamam seçeyim, madem mucizeyim:))) Sweet November diyorum o zaman. Ben hep böyle dikşın dikşın silahların çıktığı, casusların dört bir tarafta kol gezdiği filmleri severim daha ziyade ama eh romantik filmin iyisi de iyi oluyor yani:))) Hem yukarıda bahsettiğim konsepte de uygun. Sarı yapraklar bile var:)))