25 Temmuz 2012 Çarşamba

Bir Tutam Kimya



Yanarım yanarım "Breaking Bad" izlemeden geçen günlere yanarım.

Kardeşim ve kuzenimin baskılarına daha önce boyun eğmeliymişim. Aslında benim gibi bir oturuşta yerinden kıpırdamadan üç bölüm izleyebilen birisi için biraz da iyi oldu. Önümde izlenecek dört sezon vardı ama tabi ben ilk iki sezonu üç günde bitirdim üçüncü sezona girişi bu akşam yapıyorum. Büyük ihtimalle de önümüzdeki hafta 'yeni bölüm çıksa da izlesek' takımına katılmış olurum.  

"Yoo Mr. White!"


24 Temmuz 2012 Salı

Yalansa Yalan De!

Ramazan ayında en çok edilen dualarından biri "Allah'ım yengem iftara çağırmasın n'olur çok kötü yemek yapıyor" değil midir? 

Bütün gün aç kal, bir de üstüne iğrenç yemekler. Öeeff!!! 

23 Temmuz 2012 Pazartesi

Herşeyden bi kuple



- Dün gece tam da uykuya dalmışken kolumun üzerinde gezinip duran böceği öldürüp, bir fiskeyle kendisini yataktan uzaklaştırdıktan sonra hiç bir şey olmamış gibi uykuya devam etmem kendimi aştığımın resmidir. Bu böceğin yatmadan önce öldürdüğümü zannettiğim böcek olmasından şüpheleniyorum. (Yastıkla vurmuştum ölmeyip de bayılmışsa demek. ) İntikam almaya gelmişti kesin.

- Ramazan geldi. Hoş geldi. Tek derdimiz uyku şu sıralar.

- Uyarmama rağmen oturduğum koltuğu tekmeleyen Egemen ve her şeye söylenen ama çocuğa sahip çıkmayan annesine, tahminimce Elif'in kaynanası olan ve sürekli "Eliief oruya otuma buraya otu. Eliffff ordan kalk buraya otu" diye talimatlar veren ve göt kadar minibüste Elif'in üç kez yer değiştirmesini sağlayan kadına ve bu talimatların hepsine uyan Elif'e ve şımarık hareketleriyle iticilikte sınır tanımayan Elif'in kızına ve annesine "otursana la oraya" diye azarlar bir sesle hitap eden Elif'in kocasına, üzerinden koca bir gün geçmesine rağmen hala sinir oluyorum. Bir daha da kimse beni market servisine bindiremez. Zaten markete de mercimek almaya gidip onun dışında her şeyi alıp geldik. Hayatımdaki en lüzumsuz yolculuklardan birisiydi. 


- Uzun süredir ne istediğimi bilmediğimi zannettim ama aslında biliyormuşum. Çok da basit aslında; ya gitmek ya ölmek. Evet yıllardır dönüyorum dolaşıyorum hep aynı şeye geliyorum. Gidip de dönmemek tek dilediğim. Ya başka bir şehre, ya başka bir aleme... Nasıl olsa aile, arkadaş, eş, dost yakınlarımın hiç birisine yaranamıyorum. En iyisi uzak olmak. 


- Bu bilgisayara kafa atmadan bitirebildiğim her güne şükrediyorum. 


- Zaten dış görünüş itibariyle suratsız, nemrut, lanet gibi görünen bir İran kedisi düşünün, ek bilgi olarak bu kedinin sağır ve yalnız yaşayan bir kadına ait olduğunu da belirtelim. Şimdi bu sürekli yalnız olmaya alışmış kediyi tutup üç kedi dört insanın yaşadığı eve bırakırsan psikopat oluyormuş. Evdekileri de manyak ediyormuş. Aslında üç kedi de değil cam önü kedimiz Tarçın da var ki hele her fırsatta eve girip girip kendisini incelemesi hepten delirtti zavallıyı. Yeminle ödüm koptu Tarçın iğfal edecek kızı diye. Bir sürü çirkin çirkin yavruları olurdu al başına belayı sonra. 

- İnsanların çoğu yazın kısalığından şikayetçi ama bana da her yaz geldiğinde sanki hiç bitmeyecekmiş gibi geliyor.

- Evli, çocuklu arkadaşlarıma her daim, ben sizin çocuklarınızın hiç evlenmemiş, 100 kedili deli teyzesi olacağım derdim. Hayallerim bu yöndeydi ama vazgeçtim. Bir bilemedin iki kedili deli teyze olacağım. Fazlası zarar arkadaş! Zira bizim evde her yerden kedi çıkıyor fenalık geldi.

- Son günlerde şu şarkıya takmış olsam da bugün dinlemelik olarak She & Him tercih ediyorum. Bir The Smiths şarkısı yeniden düzenlemesi olan, Please, Please, Please Let Me Get Want I Want.




*Resim ; Sam Toft.

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Şöyle Oldu Böyle Oldu



* İş yerimizi de içinde bulunduran iş merkezinde -ki bence burası devasa bir "birmilyoncu" ne ararsan var- tam karşımdaki dükkanda şu sıralar çok meşhur olan afrikalı mangolardan satıyorlar ve aynı dükkandaki kadınların hepsi şişman. Yani kelin merhemi olsa başına sürerdi. İçmeyin öyle şeyler bak sakın! Zaten dükkan balcı olarak açıldı bitkisel ilaca döndü. Artık sen hesap et durumu. 


* Sabah sabah kendime dair şahane bir tespit yaptım. Şu ki; benim hoşlandığım her adamın kısmeti açılıyor. Hem de hemen. Şimdi bir düğün davetiyesi bekliyorum üç vakte kadar gelmezse benim de adım Mükerrem değil. 


* Nazan Öncel'in Beni bu koca şehirde yalnız bırakma diye çok şahane bir şarkısı var imiş. Hiç söylemiyorsunuz lan aşk olsun. 


* Üsküdar'a Giderken güzel diziydi yazık ettiler. O nereden çıktı dersen son bir haftadır oturdum 13 bölümü izledim tekrar. Ama şimdi aynı yönetmen ve aynı oyuncularla yeni bir dizi de başlıyor ve güzele de benziyor. Dizi sektöründe dramalar da pek başarılı olamasa da komedi konusunda iyi işler çıkarıyorlar artık. (Komedi deyince Yalan Dünya deme ağzına terlikle vururum. Tuvalet terliğiyle hemde) 


* Bu arada övünmek gibi olmasın iki ayda 9 kilo verdim. Eskiden dünyanın en zor şeyiymiş,  hiç mümkün değilmiş gibi gelirdi. Nasıl yaptım bilmiyorum. Gerçekten bilmiyorum aç kalmadım, spor yapmadım ama azimli sıçan mevzusu sanırım. Kendimi biliyorum artık. 


* Kendimi bilmemle aldığım kararlardan biri de artık bundan sonra önemli, geleceği etkileyen tüm kararlarımı dostlarıma bırakıyorum. Onlar ne derse onu yapacağım. Çünkü ben kendim için hiç doğru kararlar veremiyorum. Test edildi onaylandı. 


* Bazen öyle oluyor ki hayatım sadece tekerrürden ibaretmiş gibi geliyor. Emel geçen gün, "Truman Show gibi senin hayatın, duvarlara bir tekme at bakalım yırtılıyor mu?" dedi. O andan beri duvarları tekmelemek için şuursuzca bir istek var içimde. Ofisi de yeni boyattık.

* Açılan düğün sezonundan bu zamana kadar ne güzel kaçmıştım yakınımızda yöremizde hala evlenmeyen insan kalmış maalesef. Ama en güzeli gidip görünüp kaçabildiğin düğünler.  Kendi düğünüm olsa ona gitmem ben! Yok ya ortadan çıkmam oynardım dansöz gibi.

* Fazla çay zararlıymış. Cumartesi akşamı misafirliğe gittiğimiz yerde semaverin yanına dikilip neredeyse bir semaver dolusu çayı bir başıma içince sarhoş gibi oldum resmen. Zorum neydiyse..

* Saçma sapan bir haftaya daha MERHABA!!!!



Çok seviyorum öyle böyle değil! Paşam benim. 

2 Temmuz 2012 Pazartesi

29.06.2012



Blog aleminin hayatıma kattığı şahane iki kadın ve bir buluşma klasiği fotoğraf.

Geveze Baykuş ve Çingene seviyorum sizi :)

Ojem de çok güzel ama değil mi ? :)